Kara Çarşamba Nedir? Kara Çarşamba Krizi
Kara Çarşamba Nedir? Kara Çarşamba Krizi

Kara Çarşamba Nedir? Kara Çarşamba Krizi |2023

Kara Çarşamba Nedir?

Makalede, ”Kara Çarşamba” olarak anılan 21 Şubat 2001 krizinin nedenleri ile öncesi ve sonrası araştırılmış, nasıl ortaya çıktığı değerlendirilmiştir. Kriz, ekonomik, siyasi ve sosyal yaşantımızda tekrar eden, önceden önlemi alınmamış çöküşler ve yeniden doğuşlardır. Bilinmezlik içerisindeki ekonominin kararı için gerekli olan süreçtir.Sonuç olarak da çözüm aşamasında vatandaşın harcamalarındaki ani değişimin ayaklanmalara yol açtığından bahsedilmiştir. Bu da ülkede güvensizlikle birlikte siyasi sorunlara sebep olmuştur. Ülke, küçük sorunları bile kaldıramayacak duruma gelmiştir. 2001 krizinden (Kara Çarşamba’dan) ders çıkarılması, ekonomi adına çalışmalar yapılması sonucuna varılmıştır.

Kriz Nasıl Gelişir

”Kriz” kelimesi beklenmeyen anda meydana gelen bir durumu ifade eder. Şahıslar ve kurumlar için bir tehdit anlamına gelir. Aynı zamanda yeni düzenlemeler de demektir. Yani kriz bizlere her zaman olumsuzu çağrıştırmaz. Krizler kısa süreli ya da uzun süreli olabilirler fakat bunu belirleyen ise krize karşı alınacak tedbirlerin zamanında alınıp alınmadığına ve tedbirler için ne zaman çalışılmaya geçileceğine göre değişir.

Ülkemiz için ekonomik kriz denilince akla pek de olumlu sonuçlar gelmiyordu. Sebebi ise krizlerin birbirleri üzerindeki etkileri idi. Bildiğimiz önemli krizlerden biri olan 1994 krizi ile Türkiye zor süreçlerden geçmiştir, sonrasında ise yaşanan 1999 Gölcük depremi ekonomide de büyük bir yıkım meydana getirmiştir. Art arda zor zamanlardan geçen ülke ve ülkenin ekonomisi için çalışmalar yapılsa da, 2000 ve 2001 ikiz krizlerine dayanamamış, daha da çıkmaz hale gelinmiştir.

Bu krizlerin etkileri olarak ülke, işsizlik, halkın gelirinde düşüş ,enflasyonun yükselmesi, Türk Lirası’nın değerinin düşmesi gibi sonuçlarla karşılaşılmış ve en çok etkilenenler ise vatandaşlar olmuştur. Bu kriz insanları psikolojik baskıda bırakmış, özellikle iflas edenlerin intihar haberleri gündemde dolanmaya başlamıştır. Durumun hemen çözülmesi için IMF’den yardım istenmiştir. IMF tarafından Kemal Derviş Türkiye’de görevlendirilmiştir ve ‘Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı‘ getirilmiştir. Sonuçlar alınmaya başlansa da durum Türkiye’nin IMF’ye borçlanmasını beraberinde getirmiştir. Çıkmaz hale gelen buhran, Türkiye’ye ekonomiyi öğreten kriz olmuştur.

2001 Krizine Zemin Hazırlayan Önemli Sebepler Nelerdir?

Öncelikle ülke ekonomisinin değişen koşullarını değerlendirmek uygun olur. 1980’li yıllardan başlayacak olursak, o döneme finansal korumacılık dönemi de denmekteydi. Ülkemiz hem ekonomik hem siyasi yönden zor zamanlar yaşamaktaydı. Faizlerde ve dış ticarette sınırlamalar yapılıyordu. Ekonomi, sermaye girişlerine ve çıkışlarına çok duyarlı olmaya başlamıştı. 1990’lı yılların krize adım adım yaklaştığının bir başka göstergesi ise ülke harcamalarının kamu bankalarına borçlanarak giderilmesi idi. Bu borçlanmanın Türkiye’ye çok ciddi yük olmaya başladığı söyleniyordu.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Yenilenebilir Enerji Nedir? |2023

1994 Krizi: Kötü ekonomik yönetimle ortaya çıkan bir kriz olarak bilinmektedir.

Bu dönemde özel bankalar faizi ile mevduat toplamakta ve kamuya faizi ile krediler vermekteydi.1994’ün başlarında bütçe açığımız çok yükselmekte idi. Hal böyle olunca kamu yükünü azaltmak amaçlanmış ve faizlerin uygun hale gelmesi yönünde çalışmalar yapılmıştır. O dönemde Türkiye’nin 40 milyar dolar borcu olduğu söyleniyordu. 1994’ün Ocak ayında dolar bir günde %14 değerlenmiştir. Nisan ayına kadar olan süreçte lira, dolara karşı %160 değerini yitirmiştir. Hükümet, Nisan’da ekonomiyi düzenleme kararlarıyla lirada devalüasyona gitmiş ve vergilerde artışlar yapmıştı. Aynı yıl IMF ile stand by anlaşması da yapılmıştı.

28 Şubat 1997 Postmodern Darbesi: 28 Şubat 1997’de yapılan darbe, siyasi alandan daha çok ekonomide de olumsuzluklar çıkarmıştır. O dönemde ”Postmodern darbe” olarak adlandırılan darbenin etkisi olarak faiz harcamalarının Gayri Safi Milli Hasıla’ya oranı %5’tir. 2001 yılında ise oran %17’ye çıkmıştır. Türk Lirası değerini çok kaybetmiştir. Bu darbenin maliyetinin 300 milyar dolar olduğu belirtilmiş, ekonominin bu durumu kaldıramamasıyla 2001 krizine daha çok yaklaşılmıştır.

1999 Gölcük Depremi: 17 Ağustos’ta yaşanan bu deprem ile ciddi can, mal kayıpları olmuştur. Marmara Bölgesi’nin, Türkiye için her alanda olduğu gibi ekonomik yönden de önemli yerinin oluşu ve depremin bu bölgede yaşanması üretimi durdurmuştur. Bunun yanında elemanların eksikliği,bina,yol,altyapı, makine eksikliği ve bir çoğu yaşanmıştır. TÜSİAD, 1999 depreminin ülkemize olan maliyetini 16-17 milyar dolar olarak bildirmiştir. Bu deprem de 2000 ve 2001 krizini tetikleyenler arasındaki listededir.

2000 Krizi: Türk Lirası’nın beklenenin üzerinde değerlenmeye başlaması, talepteki artışı sağlamış, doların gelişimi ile 2000 yılındaki cari açık beklenenin çok üstünde olmuştur. Bunlarla birlikte bankalara yapılan düzenlemelerdeki aksaklıklar, siyasi bilinmezlik içerisinde oluşumuz, 2000’de yabancı sermayelerin gelişinin eksilmesine neden olmuştur. Kasımda likidite sıkışıklığı yükselmiştir. Sıkışıklık 2000 krizinin yaşanmasına yol açmıştır.

2001 Krizi (Kara Çarşamba) Nedir?

2001 krizi birçok olaydan etkilenerek oluşan bir krizdir. Yıkılmamak için çalışmalar yapan ekonomi sistemi, 19 Şubat 2001 tarihinde, MGK toplantısında yaşananlarla krize sürüklenmiştir. Toplantıda Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında yaşanan tartışma sonucu zaten zayıf olan Türkiye ekonomisinin siyasi çatışmayı kaldıramaması ile döviz krizi adı da verilen 2001 krizine girilmiştir. O gün Merkez Bankası’ndan 7-8 milyar dolar çekilmiş, aynı gün bankalar arası piyasada faiz %6200 olmuştur. 21 Şubat Kara Çarşamba krizinde bankalar dövizi değerlendirmek için aşırı talepte bulunmuş, adeta saldırmışlardır. TCMB bu duruma dayanamamış o gün kuru kendi halinde bıraktığını söylemiştir.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Ayı Piyasası Nedir? Ayı Piyasası Nasıl Anlaşılır? |2023

Bir gün öncesinde 1 dolar 686.000 iken, bir gece sonrasında 1 dolar 920.000 olmuştur ve gün geçtikçe bu rakamlar artmaya devam etmiştir. Öyle ki kurun artışı 10 günde %40’a gelmiştir. Faizin çok yükselmesi dövizin talebini engeller diye düşünülmüş fakat engelleyememiştir. Bu süreçte 10 binden fazla şirket iflas ederken, milli gelirimiz de 200 milyar dolardan 150 milyar dolara kadar inmiştir. Kişi başına düşen gelir ise 1000 dolardan fazla eksilmiştir. Alım gücümüz 1/3 oranında düşmüş, bu durum vatandaşlarda ve özellikle esnaflarda ayaklanmalara sebep olmuştur. Hükümete olan güven kaybolmuştur.

2001 Krizi Sonrası Düzenlemeler Nelerdir?

Vatandaşından güven alamayan hükümeti ve zor durumdaki ekonomiyi fark eden yabancı yatırımcılar desteklerini geri almışlardır. Bu sebeplerle ekonomimiz %8,5 düşmüş, enflasyon ise %70’i geçmiştir. Bunun için acil önlem alınması şart olmuştur. Hükümet çözüm olarak IMF’den yardım istemiştir. Bu yardım çağrısından sonra Dünya Bankası Başkan Yardımcılarından Kemal Derviş ülkemize getirilmiştir.

Kemal Derviş aynı yıl 14 Mart’ta 3 aşamadan oluşan kurtuluş planı açıklamış, planda ise;

  • -Bankacılık sektörü ile ilgili önlemlerin alınacağından,
  • -Döviz kuru ile faize değer ve istikrar kazandırılacağından,
  • -Ekonomik değerlerin gözden geçirilmesi, planlanması ve büyümeye geçilmesinden bahsedilmiştir.

Plan sonrasında IMF’ye niyet mektubu verilmiş mektupta ise daha çok büyümenin sağlanacağı, gelir dağılımındaki adaletsizliğinin kaldırılacağı yönünde sözler verilmiştir. Mektuptan sonra ise ”15 Derviş Kanunu” olarak isimlendirilmiş kanun gelmiştir. Bu kanunların özelliklerine bakıldığında rekabetin arttırılmasından bahsediliyordu. Uygulama aşamasında birçok bakan istifa etmiştir. Krizden 6-7 ay sonra ihracatımız %13 artmış, ithalatımız ise %16 azalma yaşamıştır. Turizm ekonomisinde artış görülmüş ve dış ticaret açıkları için olumlu sonuçlar alınmaya başlanmıştır. Her şey olumlu gitmeye başladıysa da medya hükümetin üzerine giderek erken seçimin olmasına sebep olmuştur.

2001 krizinde yani Kara Çarşamba da yapılan düzenlemelerle bankaların sayısı azalmıştır. Bankaların kullanabildiği kredilerin oranı 1990’da %47 iken 2000’de %31 olmuştur. Krizden sonra alınan önlemlere bakarsak, genel olarak ihracatı teşvik etmek amacını ve yabancılara yatırımlar yaptırma amacını görmüş oluruz. Bu kapsamda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca uygulanan program devreye girmiştir.

Yeniden yapılandırma programında;

  • -Kamu bankalarının yarattığı istikrarsızlığın çözülmesi,
  • -Kuvvetli sermayenin yapısı,
  • -Maliyetin etkinliği,
  • -Etkili denetimin ve gözetimin sağlanması,
  • -Piyasada şeffaflığın sağlanması vardır.

Bankacılıkta yapılandırma planlaması krizden sonra da devam etmiştir fakat krizin birçok etkisi uzun zaman sürmüştür. Bu etkilerden en çok etkilenenler ise yine vatandaş olmuştur.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Rothschild ailesi kim?Rothschild ailesi serveti |2023

Sonuç

Kara Çarşamba olarak anılan ekonomik krizini tetikleyen bir çok etken vardır. Bu etkenlerin üzerine MGK’da yapılan tartışmalı toplantının da eklenmesiyle kriz ortaya çıkmıştır. Kamunun, özel sektörün de etkilendiği bu krizden en çok yükünü alan vatandaş olmuştur ve yapılanma kararlarının alındığı döneme girilmeye başlanmıştır. Kriz sonrasında uygulanan IMF destekli programın asıl amacı enflasyonla mücadele etmek ve banka sektöründe düzenlemeler yapmak olmuştur.

Krizin etkisi ise ülkemizin para değerinin düşmesi, bilançolarımızın dengesizleşmesi, güvensizliğin hakim olması ve birçoğu ile karşı karşıya bırakmıştır. Zaten Türkiye ekonomisi 1990’dan bu zamana olan krizlerinden dolayı düzene girememiş, dış etkenlerle birlikte öncelikle kamu bankalarının finans sistemindeki kötü yapısının güzel bir sonucu olamamıştır. Türkiye’nin Kara Çarşamba deneyiminin önemli özelliği, IMF destekli oluyor olmasıdır. 21 Şubat 2001 Kısaca Kara Çarşamba krizi, Türkiye için artık ekonomiyi öğrenmeye başladığı dönem olmuştur.

Yazar:YAREN ÇANĞIRI

Kaynakça

  • BBC News.Türkiye’deki Ekonomik Krizler:1994,2001 ve 2007’de Neler Yaşandı?(2018)
  • Celasun, Merih (2001). 2001 Krizi,Öncesi ve Sonrası: Makroekonomik ve Mali Bir Değerlendirme
  • Çelik,Süleyman. Başkonuş Direkçi,Tuba (2013) Türkiye’de 2001 Krizi Öncesi ve Sonrası Dönemler İçin Dış Borç Ekonomik Büyüme İlişkisi (1991-2010)-Ankara
  • Çelikel,Erdal(2018).’Postmodern Darbe’ Ekonomiyi de Vurdu-Ankara
  • Eroğlu,Burak(2017). 17 Ağustos Marmara Depremi’nin Ekonomiye Etkisi-Blog yazısı
  • Karaçor,Zeynep Öğrenen Ekonomi Türkiye: Kasım 2000-Şubat 2001 Krizinin Öğrettikleri
  • Kesebir,Murat (2018).Türkiye’de 2001 Krizi Sonrası Bankacılık Sektörünün Durumu,Yapısal Reformlar İle Son Yıllardaki Gelişmeler-Bitlis Eren Üniversitesi Akademik İzdüşüm Dergisi-Araştırma Makalesi
  • TRT.Demokrasiyle Büyümek-Türkiye İnternet Arşivi-2001 Ekonomik Krizi ve Sonrası Belgeseli
  • Ural, Mert (2003). Finansal Krizler ve Türkiye- Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF Dergisi