Güçlü Ekonomiye Geçiş

Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı: Başarılar ve Başarısızlıklar

Giriş

Türkiye ekonomisinde 1950-60 yıllarında liberal dış ticaret politikaları uygulanmıştır. Bu liberal dış ticaret politikaları 1960 dönemlerinde askeri müdahalelerle başarılı olamamış ve başarısızlığının hemen ardından 1963 yılında beş yıllık kalkınma planı uygulanmasıyla dış ticaretimizin yönünde bir değişim olmuştur. Bu değişimin beraberinde ise 1960 ve 1980 yıllarında ithal ikameci sanayi stratejisi dış ticaretimize ilk hedefte olumlu bir sonuç doğurmuş fakat olumlu sonuçlar bir süre sonra tam tersi halini almıştır.

Serbest piyasa ekonomilerinin gelişim süreçlerinde krizler ön plana çıkmış ve serbest piyasada çıkan bir kriz belli bir coğrafyayı etkilememiş, küreselleşmenin sonucuyla beraber her kesim bu krizden hemen hemen nasibini almıştır. Krizin ortaya çıkışıyla beraber reform ve istikrar programları önemli bir rol oynamaktadır.

1929 Ekonomik Buhran ile uygulanan reformlar ve politikalar krizi önleyememiş ve ne yazık ki olumlu sonuçlar doğuramamıştır. Ülkelerin aralarında etkileşim ve karmaşık yapı ve teknolojik gelişmeler yeni 1990 dönemlerin liberalleşmenin artış eğiliminde olması ile devletin müdahalesinin azaltılmasına eğilimlere ağırlık verilmiştir. Bu eğilim beraberinde piyasalarda yapısal sorunlar çıkmıştır. Yapısal sorunların çözümümde yani kriz dönemlerin devlet müdahalelerinin yönü daha demokratik bir seviye alması gerekmekte çünkü ; gelecekte ortaya çıkacak sorunlar açısından önem teşkil etmektedir. Kısacası ortaya çıkan bu sorunla beraber istikrar programları ve reform hareketlerinin gözden geçirilip yenilenmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.

Bu kısa bilgilerden sonra Türkiye’nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programını ele alacak olursak; Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı 2001 krizinin doğurduğu bir sonuçtur. Bu geçiş programını alt başlıklar halinde nedenleri , nasıl çıktığı gibi sorularla inceleyeceğiz.

Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı (GEGP)

Türkiye 29 Kasım 2000 yılı bir Çarşamba günü ‘Kara Çarşamba ‘ diye adlandırılan bir bunalım yaşamıştır. Banka ve borsaları etkisi altına almıştır. Birbirlerini güvenini yitiren bankalar birbirlerine para vermemiştir ve gecelik repo faizleri artış göstermiştir. Türkiye 24 Ocak 1980 döneminden beri bunalımla boğuştuğu bir sürecin içindedir. Darbe beraberinde yönetim bozulmuş ve bu sorunlar da Kara Çarşamba surecinin doğmasına süreç hazırlamıştır. Şubat 2001 krizinin ortaya çıkışıyla beraber 14 Nisan 2001 tarihinde Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı devreye koyulmuştur. IMF’nin desteklediği bir programdır. Türkiye ekonomisinin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programında Finansal krizin etkileri kendini hala göstermektedir. GEGP programının temel amacı; kur rejiminin terk edilmesi sonucunun doğurduğu güven problemlerini ortadan kaldırılması , bu şekilde bir bunalıma geri dönülmemesi için yeniden yapılandırmaları amaçlamaktadır. Türkiye istikrar programları, düzenleyici devlet müdahaleleri, ekonomik politikaları vb… programlarla krizi etki altına almaya çalışmıştır.

Türkiye genel olarak istikrar programında; enflasyon oranlarını indirmek, ödemeler dengesi açığını kapatmak, işsizlik oranını düşürmek gibi politikaları genel olarak benimsemiştir. Heterodoks , Ortodoks ani ve tedrici olarak ortaya çıkan istikrar programları öncelikli konumdadır.

  • Tedrici istikrar programı: Sürekli hale gelmiş fakat hiperenflasyon düzeyini aşmamış ekonomilerde uygulanan politika genel itibariyle tedrici olmaktadır.
  • Ani istikrar programı(şok): Ani istikrar programlarının uygulama aşamaları ise; vergi oranlarının ani artmasının beraberinde kamu harcamalarının ani olarak azaltılmasıdır.
  • Heterodoks istikrar programı: Taraflar uzlaşılarak fiyatların dondurulması ve dış desteğin olmasını gereksinimidir.
  • Ortodoks istikrar programı: Ekonomideki aktörelere programın istikrarına yani hedeflerine bağlı kalınacağına dair bir güvendir. Ortodoks programının bir özelliği ise sıkı ve maliye programlarını benimsemiş olmasıdır. Fiyatlar serbest bırakıp , kamu harcamalarını kısıp vergiler arttırma yönünde bir politikadır. Türkiye Güçlü Ekonomiye Geçiş Programında taşıdığı özellikler Ortodoks programının sahip olduğu özelliklerdir.
Bu makale ilginizi çekebilir:   SEKA| Türk Kağıt Sanayisinin Kuruluşu| 2022

İstikrar programı araç ve amaçları;

  • İstikrarın olması bununla beraberinde bu istikrar programında kararlığın olması
  • İstikrar programı uygulama aşamalarında şeffaflığın olması, kamu oyu ile iletişim güçlü olmalıdır.
  • İstikrar programları inandırıcı olmalıdır ve dış destek ile bütünleşmelidir.
  • Kısa dönemli şok programlarının uygulanmasının yerine, yapısal istikrar programları uygulanmalıdır.

Genel itibari ile ortaya çıkan krizlerin çözümüm istikrar programlarıyla ülke ekonomisini kalkınmasını sağlayacak makro ekonomik değişkenler ile de sağlanabilmektedir. Küresel ölçekli ortaya çıkan kriz dönemlerinde yatırımlarda düşüşün ortaya çıkışı, işsizliğin artış eğiliminde oluşu, borç miktarların ortaya çıkan artışlar istikrar programlarını uygulanmasını gerek kılmıştır ve hatta kopmaz parçası haline getirmiştir. Türkiye bütün bu süreçler 1990 dönemi sonrasında giderek ekonomisindeki daralmalarla kriz sürecinin basamaklarında yaşamıştır. Krizin beraberinde sürdürülemez iç borçların ortaya çıkışı , kamu bankaları ve finansal piyasaların işleyiş problemi ve mali piyasaların yapısal problemleri ortaya çıkmıştır. 2001 krizi beraberinde Enflasyonla bir mücadele programının ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.

2001  Enflasyon Mücadele Programı Dönemi

2001 krizi finansal bir kriz olmasıyla bankacılık sektöründe ortaya çıkmıştır. Bu alanda krizin çıkışının en büyük etkeni de düzenleyici bir sektörün olmamasından dolayı kaynaklanmaktadır. Bu açığı kapatmak için Hazine ve Merkez bankası devreye girmiştir fakat bu iki kurumun görevi düzenlemek olmadığı için aralarında ikili çatışma ortaya çıkmıştır. 2000 yılında Hazine ve Bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu ortaya çıkmıştır ve bu zamana kadarda ikili çatışma ortamı devam etmiştir. Bu ortaya çıkan sorunların ve çatışmanın sona ermesi için IMF Stand-by anlaşmasıyla Enflasyonla Mücadele programı hazırlayarak uygulamıştır. Enflasyon ile mücadele programı kapsamında kamu açıklarının kapatılması, sıkı maliye politikasının belirlenmesi gibi yapısal süreçteki reformlar kullanılmıştır. Bu belirlenen reformların belirlenmesi beraberinde beklenen olumlu sonuçları doğuramamıştır. Enflasyon oranı hedeflenen düzeyde olamamış, Türk parası beklenen değerde olmamış, cari işlemlerde açıkların meydana gelmesi olumsuz sonuçlarıdır.

Kasım 2000 yılında likidite krizi ortaya çıkmıştır. Likide krizi beraberin de sorunlar meydana gelmiştir ve bu krizin çıkmasıyla birlikte eksikliklerimiz ortaya çıkmıştır. Krizin ortaya çıkması beraberinde eksikliklerimiz; Banka yönetimi konusunda gerekli güç ve konuma sahip olmadığımız, pazarlama konusunda sert strateji belirlememiz , bankaları birleştirme yönünde amaçlarımızın bizi kriz sürecine götürmesi… gibi sonuçlar bizim kriz beraberinde güçsüz olduğumuz yanlarımızı açık bir şekilde ortaya koymuştur. Enflasyonla mücadele programı bankacılık sektörüne dayalı bir sistemdir. Enflasyonla mücadele programı en önemli amacı; bankacılık sektöründe mali sistemini güçlendirmek, reel olmayan enflasyon artışına karşı nominal olan kurdaki artışın sabit olması, ileriye yönelik fiyat ve ücretlerin belirlenmesi. Genel itibar ile sabit ve dalgalı kur belirlenmiştir. Döviz kurlarının düşük tutulmasına yönelik uygulamalar devreye girmiştir. Bu uygulamalar kapsamında ulusal paranın döviz birimi karşısında değer görmesidir.2001 Güçlü Ekonomi Programını açacak olursak eğer bahsedildiği gibi IMF tarafından destek görmüş bir programdır. Kriz beraberinde döviz kuru terk edilmiş ve döviz kuru dalgalanmıştır. Örneğin: 2000 yılı sonunda 1 dolar karşılığı 675.000 TL iken 2001 yılı itibariyle 1 dolar karşılığı 1.440.000 TL olmuştur.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Amerika'nın Tarım Dışı İstihdamı Türkiye Ekonomisini Neden Etkiler?

Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı Enflasyonist Eğilimler

2000 yılı sonu ve 2001 yılları başında ikiz krizler oluşmuştur. Bu ikiz krizler bahsedildiği gibi finansal sektörlerin hassaslığını arttırmış ve bankaların mali yönden ölçülerini bozmuştur. 20001 Mayıs ayında Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı hedeflerinden biri banka sektörüne yönelik güçlü bir yapılanma sürecinde olmasını sağlamaktır. Fiyat istikrarı ile enflasyon hedefine geçilmesine ilişkin süreç başlatılmıştır. Güçlü Ekonomiye Geçiş Programının para ve enflasyonu düşürme politikası ‘ enflasyon çıpası hedeflemesi’ politikası olmuştur. Bu politika anti enflasyon istikrar politikası özelliği taşımaktadır. Enflasyonu düşürme politikası 2000 yılı itibariyle uygulanmaya başlamıştır. 2001 yılı itibariyle etkisini Ocak ve Şubat ayaları itibariyle kendini göstermiştir. 2001 yılından sonra değişimle beraber dalgalı kura geçişmiştir Türk Lirası değer kaybı yaşamış ve enflasyonda ani bir şekilde artışlar olmuştur. 2001 yılında TEFE %88,6 olmuş, yurt içi talebimiz daralmış TÜFE %68,5 civarında olmuştur. Ekonomik çerçevede yapılan reformlar karalılık olarak devam edilmesiyle, mali yönden disiplinin ve fiyat istikrarının olması sonucu itibariyle 2001 yılında enflasyon artış oranında yavaşlama görülmüştür daha sonrasında ise 2002 yılında bir artış ile devam niteliğinde olmuştur. 2002 yılı itibariyle Tüketici Fiyat Endeksi %29,7 civarında bir artış en düşük enflasyon seyrini göstermiştir.

Yapısal Düzenlemeler

Yasal düzenlemeler

  • Mali sektörün yapılandırılması
  • Devletin şeffaflığı arttırılması
  • Ekonomide rekabet ortamının arttırılması
  • Sosyal alanda ilişkilerin güçlü olması

Mali sektörde düzenlemeler

  1. Merkez Bankasının hükümete karşı özgürlüğü sağlanmıştır ve kamuya kredi açmasına yönelik son verilmiştir. Merkez bankasının temel amacı fiyat istikrarı olduğu kanun yoluyla belirtilmiştir.
  2. Kamu bankaları tarafından ortaya çıkan likidite sorununun çözüme kavuşturulması, zarar oluşturulacak bir biçimde görevler verilmemesi, verilen görevlerle ilgili alanlarının yeniden düzenlemeye sokulması. Emlak bankası kapatılması ve bütün faaliyetlerinin Ziraat Bankasına deviri ve diğer Vakıf Bankasının özelleştirilmesine karar bunun beraberinde Ziraat Bankası ve Halk Bankasının AŞ haline gelmesi hedeflenen bir uygulamadır.
  3. Bankaların mali yapılarının düzenlenip güçlü bir hale getirilmesi amaçlanmıştır.

 Kamu Finansmanına Karşı Düzenlemeler Ve Güçlendirmeler

Devlete yönelik bir bütçenin yeniden hazırlanması ve bir disiplinin sağlanması amaçlanmıştır.

  • Düzenlenen bütçenin açık ve şeffaf olması
  • Bütçede sistem değiştirilerek merkezi bir yönetim bütçe ile analitik bir bütçenim olması
  • Kamuda oluşacak bir israfın önüne geçilmesi için düzenlemelerin olması amaçlanmıştır.
  • Mali alanda denetimler güçlendirilmesi ve cezaların artması amaçlanmıştır.

Maliye Politikası

  • Kamu alanında gelir ve giderlerin dengede olmasını sağlamak ve kamu borçlarının azaltılması amaçlanmıştır
  • Bütçede oluşan dengede faiz dışında bir fazlalık elde edilmesi amaçlanmıştır.
  • Borcun azaltılıp bütçede disipline dikkat edilmesi
  • Vergiye yönelik denetimin etkin bir halde olmadı amaçlanmıştır.

Para ve Döviz Kuruna Yönelik Politikalar

  • Enflasyon hedefine bağlı parasal sistemin yönetilmesine dayanan bir para politikası özümsenmiştir.
  • 2005 yılı itibariyle örtük enflasyon hedeflenmiştir fakat 2006 yılı ile açık enflasyon hedeflenmesine geçiş yaşanmıştır.
  • Parsasal tabana yönelik büyümenin enflasyon oranından düşük olması amaçlanmıştır.
Bu makale ilginizi çekebilir:   Petrol Savaşları ve Petrol Fırtınası

Ödemeler Bilançosuna Yönelik Politikalar

  • Ödemler bilançosunun güçlendirilmesi
  • Dalgalı kur beraberinde döviz kurunun yükselmesi , fiyat rekabetinde artış ile döviz gelirlerinde bir artışın beklenmesi.

Güçlü Ekonomiye Geçiş Programını Makro Ekonomik Açıdan Etkileri

İstikrar programının etkilerinde dikkate alınan en önemli üç gösterge bulunmaktadır. Bunlar; büyüme oranları, enflasyon oranları, fiyat istikrarları ve cari işlemlere yönelik bir dengelerdir.

2001 krizinin doğurduğu sonuç beraberinde 2000 yılında %6,6 büyümemiz %5,9 bir daralma yaşamış ve bunun beraberinde GSYH %26,7 ve kişi başına düşen gelirimiz %27,6 oranında bir düşüş yaşamıştır. Bütün bunların doğurduğu sonuç olarak da işsizlik oranımız artış eğiliminde olmuş fakat %7,8 oranında kalmayı başarmıştır. Enflasyon 68,5 düzeyine ulaşarak hedeflenen düzeyin çok üzerine çıkmıştır. Bunun beraberinde zayıf olan bütçemiz iyice kötü bir hal almaya başlamış, GSYH oranımız %12 civarlarına yaklaşmış bunun sebep olduğu sonuçla beraber GSYH oranı %52 oranından %76 oranına ani şekilde yükseliş göstermiştir. USD-TL kurumuz yaklaşık 2 kat artış göstermiş ve bununla beraber ihracat artış eğiliminde olurken ithalatımızda düşüş yaşanmıştır. Cari denge kriz zamanın fazla vermiştir.

Türkiye kriz dönemi sonrasında IMF destekli Güçlü Ekonomi Programını uygulamaya koyarak ekonomisinde bir toparlanma yaşamıştır. Bu toparlanmanın net somut olarak 2002 yılı verilerinden açık şekilde görülmektedir. Bununla beraber 2002 yılından önce döneme göre ekonomimizde kötüye giden tek oran işsizlik oranı olmuştur.

2001 Krizi: Başarılar ve Başarısızlıklar

Bu dönemler de siyasal yönden bir çok sorunlar olmuştur. Ekonomi iyi yönetilemediğinden dolayı ülkeye tasarruf açıklarında olmasıyla beraber bu bedeli parada iç ve dış değer kayıpları oluşmuştur. Bu oluşan kayıplar yüksek bir enflasyon ile yüksek kur olmasıyla karşımıza çıkar. Bununla beraber faiz arttırılmalıdır fakat faiz arttırarak çözümde ekonomilerde daha da başa çıkılmaz büyük bir sorun meydana getirmiştir. Bunun sonucunda diyebiliriz ki faiz arttırarak çözüm geçici bir çözümdür.
Türkiye 2000 yılın da birçok sorunla karşı kaşıya kalmıştır. Bütçe açıklarında sürekli bir artış kamu borçlanmanın özel kesim alanlarında borçlanacak alanları bırakmıyordu. Bununla beraber özel kesimde dışlama etkisi olmaktaydı yani özel kesimin yeterli finansman imkanı yoktur. Bankacılık sektöründe düzenli bir denetim olmamasıyla dövizde bir borçlanma yaratmış ve kamu kesiminde verimsiz bir borçlanma sonuçlarını doğurmuştur. Merkez bankası düşük faizle avans kullanıp bunları geri ödeyememesiyle her yıl artarak bütçe ödenekleri oluşmuş ve ekonomide parasal fazlalıklar olmuştur. Tüm bu etkenler sonucuyla TL sürekli değer kayıpları yaşamıştır. Kriz dönemine girilmemesi için sigorta müdahaleleri olmuş ve esnek kur sistemi benimsenmiştir.

Türkiye, IMF tarafından yanlış yönlendirilerek 2001 krizine girmiştir ve yine IMF desteğiyle Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ile çıkmıştır. IMF’nin desteği 2008 yılının Mayıs ayına kadar sürmüştür. IMF desteği 45 milyar dolar civarında parasal desteği olmuş ve ekonomi toparlanma evresine girmiştir. Bu dönemde kamu açıkları kapatılması için mali bir disiplin sağlanmıştır.

Sonuç Olarak

2001 krizinin etkileri finansal etkileri çok açıktır. Bu krizin etkileriyle beraber devlet düzenleyici politikalara başvurmuştur. Krizin çözümüne yönelik mali düzenlemeler ve kamu bankacılığına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Güçlü Ekonomiye Geçiş Programının temel amaçlarında enflasyon hedeflemesi ve kamu borçlarının azaltılması makro ekonomik açıdan büyümenin hedeflenmesi amaçlanmıştır. Bu program ekonomiye yeniden güven olmasını amaçlamamaktadır.

Türkiye Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ile köklü değişimler yaşamış ve güçlü bir ekonomi piyasası olması için büyük adımlar atmıştır. Bu adımlarla Türkiye düzenleyici bir devlet modelini benimsemiştir.

Kaynakça

* http://www.mahfiegilmez.com/2017/12/siyasal-sorunlarn-arttg-veekonominin.html
*https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/26640b7b-9641-4c35-99ec-cd10a9d4e51b/program.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-26640b7b-9641-4c35-99ec-cd10a9d4e51b-m3fB7oF
* http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423909732.pdf
* http://www.mahfiegilmez.com/2018/05/son-16-yl-ve-2018-fal.html
* http://kuramsalaktarim.blogspot.com/2015/04/kemal-dervis-ve-guclu-ekonomiye-gecis.html
* https://delirmeye5kala.wordpress.com/tag/guclu-ekonomiye-gecis-programi/