Kodak Antitröst Davası

Kodak Antitröst Davası

Kodak Antitröst Davası

Tröst Nedir?

Birden fazla şirketin rekabet ortamını ve fiyat farklarını ortadan kaldırıp, sektörde ortak kararlar alarak resmi veya gayri resmi ortaklıklar kurmasıdır. Bu ortaklık fiziki olarak tek merkezden idare edildiği gibi hukuki ve ekonomik olarak da yeni bir tüzel kişiliğin altında toplanılmasıdır. Tröstteki amaç; sektördeki rekabetin etkilerinden korunmak için şirketlerin tekelleşmesidir.

Sektörde tekel konumuna gelmek isteyen şirketler, genellikle aynı sektörden ve benzer ürünler üreten şirketlerdir. Bu türden tröstlere ‘yatay tröst’ denir. Üretim sürecindeki tüm işlemlerde yapılan tröstlere ise ‘dikey tröst’ denir.

Piyasaya ve ticarete zarar verdiği ve yeni yatırımcıların sektöre girişini engellediği gerekçesiyle tröst anlaşmaları pek çok ülkede illegal kabul edilmektedir. Bu durumu engellemek için antitröst yasaları kullanılır.

Antitröst Nedir?

Serbest piyasa ekonomilerindeki en önemli kurumlardan biri rekabet kurumudur. Amerika Birleşik Devletleri, piyasa koruma ve denetleme kuralları kapsamında antitröst yasaları geliştirmiştir. Tröste bağlı tekelleşmeyi önlemek amacıyla geliştirilen bu yasalar, resmi ve/veya gayri resmi, bu anlamdaki tüm ortaklıkların önüne geçmeyi amaçlar. Antitröst yasaları, Amerika Birleşik Devletleri’nde 19. Yüzyılın sonlarında bazı eyalet savcıları aracılığıyla kabul edilmiştir. Ticaret ve üretim hacmi yüksek şirketler bu sebepten, tröste daha ılımlı yaklaşan diğer eyaletlerde varlıklarını sürdürme kararı almış, bu kararlar akabinde ise ABD’nin mevcut piyasa pazarı konumunu belirlemiştir. Halihazırda serbest piyasa ekonomisinin geçerli olduğu bazı ülkelerde antitröst yasası etkindir.

Kodak Firması

Kodak şirketi 1888 yılında George Eastman tarafından kurulmuştur. İlk elde taşınabilen fotoğraf makinesini yapan ABD şirketidir. Fotoğraf makinesi, yazıcı ve fotoğraf filmi gibi gereçler üretir. Şirketin merkezi New York’tadır. Kurulduğu günden 21. Yüzyılın başına kadar dünya piyasasında üst-orta sınıfa hitap eden Kodak sektördeki rakiplerine göre en önemli şirket idi. Sadece fotoğraf makinesi ve fotoğraf filmi üretmeyen şirket, mikroyazıcılar, tarayıcılar ve diğer aksesuarlar üretir. Özellikle sinema dünyasında, konvansiyonel teknolojideki gelişmelere ayak uydurmasıyla sektördeki konumu 2000’lerin başına kadar korumuştur. Şirket 1990’ların ortalarında gelişmeye başlayan dijital video kayıt sistemleriyle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Yine aynı sebepten, dijital kayıtlama ve tarama sektörüne girdi. 2012 yılında iflasını açıklamıştır. 2013 yılında 525 milyar dolara satılmıştır.

Kodak Antitröst Davası Nasıl Gelişti?

1970’lerde 120 bin kişiyi istihdam eden, 1980’lerde 10 milyar dolar gelir elde eden Kodak, 80’lerin sonlarında Bağımsız Servis Organisyonlarınca (ISO) satış sonrası hizmeti (aftermarket) tekelleştirmek suretiyle dava edilmiştir. Kodak ticaret ve satıştaki gücünü kullanarak, satış sonrası servis noktalarının sayısını arttırmış ve diğer ISO’lara ekipman satışı yapmamıştır. Aftermarket gibi ikincil servis hizmetlerini, sayısı nispeten fazla olan birincil satış noktalarına bağlamakla suçlanmıştır. Amerikan Yüksek Mahkemesine, bu durumun aksinin mümkün olamayacağını, yatırım maliyetleri yüksek olmayan bağımsız organizasyonların devamlılık ve süreklilik sağlayamayacağını beyan etmiştir. Ancak Mahkeme, serbest piyasaları düzenleme ve denetleme kuralları gereği, Kodak’ın beyanını reddetmiş ve 11 ISO’ya 23.8 milyon dolar ödenmesine karar vermiştir.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Kara Çarşamba Nedir? Kara Çarşamba Krizi |2023

Kodak Şirketi’nin Batma Süreci

Serbest piyasalarda satış sonrası hizmetin tekelleşmesi tüketici açısından verimsiz koşullar yaratır. Bölge mahkemesinin, Kodak’ın böyle bir gücü olmadığı kararının aksine Yüksek Mahkeme bu durumu piyasada tekelleşme olarak tanımıştır. Bu kararın sebebi; Kodak’ın müşterilerini satış sonrası hizmetlerde kendisine mecbur etmesidir. Bağımsız Servis Organizasyonlarına gerekli ekipmanları satmayarak piyasada tekel olmayı amaçlayan Kodak serbest pazarda kaliteyi düşürmüştür. Bu kararla satış sonrası hizmet sektörünü istediği gibi yönlendiremeyen Kodak, 2007 yılından itibaren kar marjında düşüş yaşamıştır. 2012 yılında hesaplarındaki 1 milyar dolarlık açık ile iflas başvurusunda bulunmuştur. Daha sonra önemli bir kısmı satılan ve kalan kısmı da küçülmeye giden bu köklü şirketin iflasında, çağın gerekliliklerine ayak uyduramama ve antitröst kuralları etkili olmuştur. Sinema ve televizyon dünyası tamamen dijital kayıtçılar kullanırken, fotoğraf ve video filmi üreten Kodak ISO’ların da baskısı ve Amerikan piyasalar denetleme kuralları gerekleri sebebiyle kapısına kilit vurmuştur.

Yazan: Enes DİNEK