Türkiye’de balıkçılık ve su ürünleri ekonomisi |2023

Türkiye’de Balıkçılık ve Su Ürünleri

Su ürünleri denildiği zaman akla gelenler balıklar, kabuklu canlılar ve yumuşakçalardır. Su ürünleri arasında yer alan diğer canlılar; mercan, deniz yosunu, inci, sünger, sedeftir. Bu çeşitli canlılar dönüştürülerek diğer canlılar için besin maddesine ya da bitkiler için gübre olarak kullanılabilmektedir.

Fiziki koşullara bakıldığında 4 denize olan kıyıları ile doğal oluşumlu göller, doğal uzunlukları binlerce kilometrelik olan akarsular ile ülkemiz bu ürünler için elverişlidir. Su ürünleri üretimini sıralayacak olursak deniz balıkçığı, iç sular balıkçılığı, kültür balıkçılığıdır.

Deniz Balıkçılığı

Türkiye’de Deniz balıkçılığı, kıyılarda avlanan balıklardan bir kısmıdır. Denizlerimizde yumurtlarlar ve çoğalır ve bazı türleri ise mevsimlere göre göç etmektedir. Balık açısından en zengin denizimiz Karadeniz’dir. Çünkü Karadeniz’e bir sürü ırmak bağlıdır ve bu ırmaklar denize diğer canlılar için besin olan planktonları taşır. Karadeniz’in zengin olmasının bir diğer sebebi suyunun soğuk ve oksijen miktarının çok fazla olmasına bağlıdır. Ülkemizde en çok balık Karadeniz’den çıkar. Kuşkusuz ki en çok avlanan balık, hamsidir, hamsiden sonra istavrit, lüfer, palamut ve mezgit gelir.

deniz balıkçılığı

 

 

 

 

 

 

Denizlerimizin hepsinden yapılan deniz mahsülleri üretimi 2003 yılında 416126 ton balık ile toplamda 463074 tona ulaşmıştır.

bölgesel su ürünleri üretimi

 

 

 

 

 

 

Şekil 2’ye göre üretimlerin en fazlası %74’lük bir oran ile Karadeniz olmuştur, ardından Marmara, Ege ve Akdeniz gelmiştir.

 

Balık Türleri

Balık türlerinde ise en fazla paya sahip tür %70 ile hamsi gelmektedir. Bu sıralamayı istavrit lüfer, sardalya ve diğer balıklar takip etmektedir.

Tatlı Su Balıkçılığı (İç Su Balıkçılık)

Tatlı su balıkçılığı göl, akarsu ve barajlarda yapılan balıkçılık olan tanımlanabilmektedir. Türkiye’de deniz balıkçılığından farklı olarak iç su balıkçılığı da yapılmaktadır. Göl tanımına giren kaynakları şu iki şekilde gruplayabiliriz; doğal göller, iç göller ve sahil gölleri, yapay gölleri ise baraj gölleri şeklinde sıralayabiliriz. Ülkemizdeki balıkçılık kaynakları tabloda şu şekilde gösterilmiştir:

Balıkçılık kaynakları

Bu kaynaklardan elde edilen balıkların üretimi 2003 yılında 44698 tondur. İç su balıkçılığından elde edilen verilere göre balıkların % 61.2’i inci kefali ile sazan balığından oluşmaktadır. Bu balık türleri tıpkı deniz balıkçılığında hamsinin yerini almaktadır. Son yıllarda Türkiye iç sular üreticiliğinde 7000 ton üretimi olan kerevitin, çoğu tatlı su kaynaklarında görülen bir hastalıktan dolayı 2,5 tona gerilediği bilinmektedir.

Bu makale ilginizi çekebilir:   2008 Krizi ve Türev Araçların Rolü

Kültür Balıkçılığı

Kültür balıkçılığı çevresel kirliliğin, doğal yaşamın olumsuz etkilenmesinin bir sonucu olarak doğmuş bir balıkçılık türüdür. Kültür balıkçılığında belirlenen balık türlerinin denizlerde oluşturulan ve adeta bir havuzu anımsatan balık üretme tesislerinde suni ya da yarı suni yollarla balıkların yumurtlaması sağlanmaktadır. Kültür balıkçılığının oluşmasını etkileyen faktörlerden biriside nitekim avlanmanın azalmasıdır. Elde edilen verilere göre 1990’lı yıllarda yıllık ortalama 650 ton olan avlanmanın aniden 300 tona kadar düşmesi ülkemizde kültür balıkçılığının doğmasına vesile olmuştur.

Türkiye’de balık yetiştiriciliği şu şekildedir:

Türkiye’de İç Balık üretimi

Balıkçılık sektöründe ülkemizdeki balıkların dışında kalkan, karagöz, mercan, karides gibi çeşitlerinde üreticiliği yapılmıştır. Birde Anadolu’nun bazı bölgelerinde özellikle doğu, orta ve güneydoğu kısımlarında alabalık üreticiliği yaygınlaşmıştır.

Su Ürünleri ve Ekonomiye Katkısı

Su ürünlerine olan ilginin artması balıkçılık sektörünün önemini artırmış ve su ürünlerinin yetiştirilmesi sektörünün daha öne çıkmasına vesile olmuştur.

Türkiye coğrafi konumu itibariyle üç yanı denizlerle kaplı bir ülke olduğundan dolayı çeşitli çevreyle ilgili özelliklere sahiplik etmektedir. Doğal göllere, ırmaklara, akarsulara ve barajlara sahiptir. Türkiye’de deniz mahsülleri üreticiliği genel olarak avcılık ve yetiştiricilik yoluyla gerçekleşir.

Üreticiliğin yarattığı katma değer ve iş gücüne katılımıyla stratejik bir öneme sahiptir. Su ürünleri üretiminde 2016 senesinde önceki yıla bakarak %12 civarında bir azalış söz konusu olmuştur. Üretim miktarı 588 bin 715 ton olarak gerçekleşmiştir. Avcılıkta ise 335 bin 320 ton, yetiştiricilikte ise 253 bin 395 ton ürüne ulaşılmıştır.

Su ürünlerinin ekonomik katkısı

2016 yılında su ürünleri avcılığı %22 azalmış yetiştiricilik %5,5 artmıştır. Bu %5,5’lik artışın yetiştiricilik sektöründe işlerin yolunda gittiğini göstermektedir.

Su Ürünleri Yetiştiriciliğinde Önemi Taşıyan Maddeler

  • Hızlı bir şekilde artan su ürünlerine olan talebin karşılanabilmesi,
  • Açlığın önüne geçilmesi,
  • Sağlıklı beslenme,
  • Sanayi sektöründeki hammaddenin karşılanabilmesi,
  • İş gücüne katılımı arttırması,
  • İhracatı karşılayarak döviz artışının elde edilmesi,
  • Kırsal kalkınmaya katkı,
  • Doğal kaynakların korunması ve biyolojik çeşitliliğin korunmasının gerçekleşmesi açısından bu maddeler önem taşımaktadır.

Yetiştiricilik alanında üretimin % 40’ı iç sularda %60 ‘ı denizlerde gerçekleşmektedir.

Türkiye’de balık yetiştiriciliği

Su ürünleri üretiminde yetiştiricilik alanı ele alındığında, 2002 yılından itibaren devamlı bir artış görülmektedir. 2001-2016 yıllarında ülkemizdeki yetiştiricilik 67.255 tondan 254.661 tona ulaşabilmiştir.

Bilinçsiz avcılık, çevresel kötü koşullar sebebiyle su kaynakları ve balık sayısında azalma yaşanmaktadır.

Su ürünleri sektörünün ekonomiye katkısı, tarım sektörüne olan katkısı göz önünde bulunulduğunda önem arz etmektedir. Su ürünleri yetiştiriciliğinde ekonomik değeri fazla olan türler üretilmektedir.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Gösterge Faiz Nedir? Gösterge Faiz Oranı Nedir? |2023

Su Ürünlerinin İhracatı

Ülkemizde u ürünleri sektörü, besin değerlerinden protein ihtiyacının giderilmesinin yanında su ürünlerinin bir kısmını ihraç ederek ekonomimize değer katmaktadır. Ayrıca önemli dış pazarlardan olan Avrupa Birliği’ne ülkemizden ilk satılabilen hayvansal ürünlerin su ürünleri olduğu ve çoğunluk olarak kültür balığı oluşu sektörün önemini göstermektedir.

2016 yılından bu yana ülkemizdeki su ürünleri ihracatı790 Milyon dolara ulaşmıştır. 2023 yılında, su ürünleri sektörünün ihracat hedefi 3 milyar dolar olarak belirlenmiştir. Ülkemizdeki su ürünleri, balıkçılık, taze soğutulmuş, dondurulmuş, tütsülenmiş ve konserve edilmiş ya da canlı bir biçimde ihraç edilmektedir.

Su ürünleri ihracatı

Şekil : Türkiye Su Ürünleri ve Balıkçılık Kaynaklı İhracatı

Ülkemizin önemli dış pazarını AB ülkeleri oluşturmaktadır. AB’ye en fazla ihraç edilen ürün ise çipura ve levrek türüdür. Avrupa Birliği ülkelerinden kültür balığı rakiplerimiz ise İspanya, İtalya ve Yunanistan’dır.

Ülkemizde su ürünleri yetiştiriciliğinden elde edilen gelirlere bakılırsa, üretim arttığında gelirinde arttığı görülmektedir. 2000 yılında 139.552.956 TL olan toplam değerin, 2003 yılında 415.575.800 TL, 2012 yılında 1.605.293.700 TL ve 2016 yılında ise 3.239.320.980 TL olduğu bilinmektedir.

Türkiye Su Ürünleri Üretim, Miktar ve Değeri

En çok üretilen balık türü alabalık, levrek ve çipuradır. Su ürünleri sektörünün ülke ekonomisine katkısı çok önemlidir.

Balık Yetiştirme Tesisleri, 2007 yılında Çevre ve Orman Bakanlığınca açıklanan tebliğce açık denizlere taşınmıştır. Fakat açık deniz şartlarında çalışmaya başlayan işletmelerin tekne boyları ve sayıları üretim miktarları artmıştır. Bu nedenle:

  • Yakıt, ağ, yem ve malzeme depolama,
  • Ulaşım, iskele, liman,
  • Personeller için sosyal alanlar,
  • Alt yapı ihtiyaçları gibi lojistik ihtiyaçların giderilmesi önceki yıllara göle çok önemli ve acil giderilmesi gereken konular arasında yerini almıştır.

Su Ürünleri Sektörü ve Türkiye

Ülkemizde su ürünleri sektöründe ihracat ve yetiştiriciliğin gitgide artması iç tüketimde kayda değer bir ilerleme kat etmiştir. Türkiye’de kişi başına düşen su ürünleri dünyadaki ortalamaya kıyasla geri kalmaktadır. Gelişmiş ülkelerde su ürünleri protein kaynağı olarak görülüp, damak tatlarına da daha uygun lezzetler daha fazla çeşitte olduğundan diğer ülkelerde su ürünleri tüketimi daha fazla olmaktadır. Bizim ülkemizde ise kişi başına düşen su ürünü miktarı 6 ile 8 kilogram arasında bir seyir izler. Su ürünlerinin kişi başı tüketimi her 1 kilogramlık artışta, 75 bin ton ek talepte bulunulacağı tahmin edilmektedir.

Şekil : Ülkelerin Kişi Başına Düşen Tüketimi

Ülkelerin Kişi Başına Düşen Su ürünleri Tüketimi

Ülkemizdeki 2000 yılında yaklaşık olarak 15 bin ton ihracat gerçekleşmiştir.2017 yılında ise su ürünlerindeki ihracat 854 milyon dolar ve ithalatı 230 milyon dolar olmuştur. Bu durumda deniz mahsülleri sektörü dış ticaret fazlası vermiş bulunmaktadır.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Amerika'nın Tarım Dışı İstihdamı Türkiye Ekonomisini Neden Etkiler?
Su ürünleri ithalatı
Su ürünleri dış ticareti

Su Ürünleri Üretimi ve Yetiştiriciliğindeki Başlıca Problemleri

  1. Organizasyon sorunu
  2. Mevzuat sorunu
  3. Çevre kirliliği sorunu
  4. Eğitim sorunu
  5. Teknoloji sorunu
  6. Kredi sorunu
  7. Kullanılabilir stokların yeterince saptanmış olması sorunu
  8. Göl ve akarsuların ıslahı sorunu

Benzeri problemler deniz mahsülleri üretimini etkileyen başlıca problemlerdendir.

SONUÇ

Su ürünleri üretimi ve yetiştiriciliği konusunda verimliliği azımsanmayan ülkemizin, kullanıma açık 906.118 ha’lık doğal, 344.234 ha’lık yapay göl alanına ve 15.500 hektarlık gölet alanıyla 178.000 km uzunlukta akarsuya sahiptir. 2000 yılından bu yana yıllık ortalama %8 oranında üretim artış hızı ve 1,6 milyon tonu aşan üretim hedeflerinin gerçekleşebilmesi, deniz mahsülleri kaynaklarının doğru belirlenmesi, gelişmiş bilgi ve teknoloji ile desteklenmesi ve yukarıda belirlenen problemlerin en aza indirilmesi gerekmektedir.

Deniz mahsülleri sektörünün gelecek hedeflerinden; AB pazarında %25 olan Pazar payını %35’e çıkarmak, ihracatı yapılan 70 ülkedeki Pazar payını ürün çeşitliliği ile 3 kat arttırmak ve ihracatı 3 milyon dolara çıkartmak ve ülkemizde kişi başına tüketimi en az iki kat yükseltmektir. Ne kadar fazla üretim yapılırsa, ürün fiyatları taleple de orantılı olarak daha uygun hale gelecek ve bu koşulda alım gücü kolay hale gelebilecektir.

En mühim konu olan çevre ve su kirliliğinin önüne geçilmesi gerekir. Bu problemler kaldırıldığında daha verimli, sağlıklı ve temiz üretim ve yetiştiricilik yapabilmek mümkün olacaktır. Arttırılan üretim kuşkusuz ki ülkemiz ekonomisine katkı sağlayacaktır. Türkiye’nin bu sektördeki kaynak kullanım, üretim ve kullanılan teknoloji ve yenilikleri yakalamak için yararlanılan tüm koşullar ülkemizi dünya sıralamasında üst seviyelere çıkarabilecektir. Ekonomik açıdan önemli bir yer tutan su ürünleri sektörünün gelişmesi ve ileri seviyelere erişebilmesi için desteklenmeye devam edilmelidir.

Sema BUDAK