psikolojik faktörler önemlidir

Yatırım Kararlarımızı Etkileyen Psikolojik Faktörler

Davranışsal Finans

Davranışsal finans: bireylerin  aldıkları kararlarda sadece bilimsel gerçekleri ve analizleri dikkate almadığını ve bireyin çoğu durumlarda rasyonellikten saptığını öne süren bir yaklaşımdır.  Davranışsal finans bireylerin karar alma sürecinde sadece ekonomi finans istatistik ve matematik değil; sosyolojik ve psikolojik faktörlerinde karar olma sürecinde etkili olduğu görüşünü belirtir. Bireyler sosyal hayatta her zaman aynı koşullarda ve aynı psikoloji ile yaşamamaktadır sosyal hayat dinamik bir süreçtir ve sayılan bu etmenler hayatın akışı içerisinde değişkenlikler gösterir. İnsan risk ve belirsizlik ortamlarında rasyonel davranamazlar bunun nedeni ise o anki duyguların ve önyargıların devreye girmesidir. geleneksel iktisat varsayımı bireyler rasyoneldir derken davranışsal finans ise sınırlı rasyonel birey kavramı üzerinde durmaktadır.

Geleneksel iktisat teorisine göre her birey kendi faydasını maxsimum yapan tercihlerde bulunmaktadır tezini savunur. Hayatın her alanında alışveriş yaparken bir yatırım kararı alırken hisse senedi alırken veya satarken bu görüşe göre hareket ettiği varsayılmıştır. Ancak günümüz çağında durumun hiçte geleneksel iktisat teorisinin varsayımı gibi olmadığını, bireylerin bazı durumlarda insan psikolojisinide işin içine katarak kendi faydasını maxsimum yapan davranışlarda bulunmadığı belirlenmiştir. Davranışsal finansın ortaya çıkış neden ise buraya dayanmaktadır. Geleneksel iktisadın her birey kendi faydasını maksimum yapan tercihlerde bulunur görüşüne karşı çıkılmış ve insan psikolojisinin o anki durum ve koşullarına göre değişiklik gösterebileceğini dolayısıyla da bireyin her zaman rasyonel kararlar alamayacağını savunmuştur.

Davranışsal iktisat ya da davranışsal finans temeli ‘insanlar neden irrasyonel kararlar alırlar? ’’ sorusuna dayanmaktadır ve davranışsal finansın temel çalışma alanını bu soru oluşturmaktadır. Bu bağlamda insanların rasyonel ve akılcı kararlar alamamasının nedenlerine yönelik bazı durumlar tespit edilmiştir.

Başlıca önemli tespitler şunlardır:

  • Beklenti teorisi
  • Aşırı güven etkisi
  • Sürü psikolojisi etkisi
  • Geri görüş önyargısı

Beklenti Teorisi

Beklenti teorisi “Daniel Kahneman ve Amos Tversky’” tarafından 1979 yılında yayımladıkları ‘Prospect Theory: An Analysis Of Decision Under Risk’’ isimli çalışma ile Beklenti teorisinin temelini atmışlardır. Bu teorinin içerdiği temel görüş ise; insanlar risk içeren durumlarda karar alırken her zaman mantıklı davranmamakta dolayısıla kendilerine maxsimum faydayı sağlayacak olan tercihlerde bulunmadıklarını öne sürmüştür. Beklenti teorisinin bazı  varsayımları vardır bu varsayımlar:

  1. Kayıplar kazançlara göre yatırımcıları duygusal olarak daha fazla etkilemektedir. Özetlemek gerekirse; yaptıkları yatırım sonucunda uğradıkları ‘’kayıp’’ elde ettikleri ‘’kazançtan’’ daha değerli ve önemlidir. Bu durumu bir örnek ile açıklayacak olursak da şu örneği verebiliriz: Bir yatırımcımız olsun ve bu yatırımcımız Borsa İstanbul Piyasasından 3 adet hisse almış olsun ve bu hisselerin iki tanesinden toplam 3000 TL Kazanmış; sonuncu hisseden ise 1500TL kaybetmiş olsun. Beklentiler teorisinin bu varsayımına göre bu yatırımcımız reel’de kazanmış olduğu 1500 TL’ye sevinmek yerine son hisse senedinden nominal olarak zarara uğramış olduğu 1500Tl’nin üzüntüsünü yaşayacaktır. Özetle kaybettiğinde duyacağı üzüntü kazandığında duyacağı sevinçten daha fazla olacaktır.
  2. Yatırımcılar durumlarını değerlendirirken önceden belirledikleri bir sonucu ya da geldikleri mevcut durumu referans alırlar. Örneğin bir yatırımcımız 11000 Tl’ye almış olduğu FİAT PALİO marka aracı belli bir süre sonunda değeri 20000 TL’ye çıktığını öğreniyor. Reel bir yatırımcı artık bu aracı satmak istediğinde almış olduğu fiyatı değil; güncal piyasa fiyatı üzerinden yani 20000 TL’ye satmak isteyecektir. Eğer arabasını 18500TL’ye satarsa bu durumu kayıp olarak görecek dolayısıyla da ilk günden itibaren elde etmiş olduğu reel kazancı yerine en son ki piyasa fiyatını kendine baz alarak zarar ettiğini düşünecekir.
  3. İnsanlar olasılık içeren seçenekler aynı ya da daha fazla fayda sağlıyor olsa bile ‘’kesinlik içeren’’ seçenekleri ‘’olasılık içeren’’seçeneklere tercih etmektedirler. Bu varsayımı bir örnek yardımıyla açıklamak gerekirse; 1000 Tl tutarındaki tasarrufunu bir yatırım yapmak için arayışlara girmiş olsun. Söz konusu yatırımcımız devletin bireysel emeklilik fonu ve Borsa İstanbul piyasasında hisse senedi almak üzere iki seçenek arasında kalmıştır. Bireysel emeklilik yıllık reel kazanç olarak %2; eğer BİST piyasasında ŞİŞECAM hisse senedini alırsa yıl sonunda %10 reel kazanç elde etme olasılığı bulunmakta olduğunu bilmektedir. Bu varsayım altında yatırımcımız ‘’kesinlik’’içeren yani garanti gördüğü geliri ‘’olasılık’’ içeren yani risk olarak gördüğü yatırıma tercih ederek bireysel emeklilik sistemine girecektir.
Bu makale ilginizi çekebilir:   Grafik-Saplantılı Teknik Analizciler Daha Çok Para Kaybediyor

Kendine Aşırı Güvenme Yanlılığı

Aşırı güven duygusu genellikle bir bireyin toplumun genelindeki bireylere oranla daha fazla yeteneğe bilgiye veya özelliğe sahip olduğunu düşünmesi sonucu oluşan bir duygu halidir. Bu duygu hali altında birey sahip olduğu bilgiye ve özelliklerine tam olarak inanarak işyerlerinde sosyal hayatında ve ya bir yatırım kararı alırken yapmış ve ya yapacak olduğu eylemlerin yüzde yüz doğruluğuna inanır ve hata yapma ihtimalini göz ardı ederek kararlarını ani olarak uygulama eğilimine girdiği bir tür duygu halidir.

Aşırı özgüven duygusuna sahip bir yatırımcı açısından baktığımızda ise bu tür yatırımcılar finansal piyasaları her piyasa koşulu altında( ekonomik durgunlukta ekonomik krizde ) pozitif getiri elde edebileceğini düşünerekten yatırım kararları alırlar. Aşırı özgüvene sahip bir yatırımcı hisse senedine yatırım yaparken piyasa profesyonellerinden ve kendisinden başka diğer yatırımcılardan daha iyi ve başarılı olduğunu; okuduğu bir kaynağın, izlediği bir haberin ya da ait olduğu ülke ekonomisinin mevcut durumunun hisse senedi fiyatına olası etkisinin herkesten önce tahmin ettiğini düşünerek yatırım kararı veya kararları almaktadır. Bu duygu ve düşünceler altında ise yapmış veya yapacak olduğu finansal enstrümana pörtföyünde daha fazla ağırlık vererek yatırım riskinin artmasına neden olacaktır.

Amerikalı bir ekonomist olan Odean yaptığı bir çalışmada A.B.D’de Ocak 1987 ile Aralık 1993 tarihleri arasında yaklaşık olarak 10,000 hesabı incelemiştir ve de  yapılan işlemlerin çok fazla olduğu sonucuna varılmıştır. Aşırı güvenli yatırımcılar yaptıkları hisse senedi alım ve satım işlemlerinden dolayı toplam getirilerini azaltmaktadırlar. Kendilerine aşırı güvenen yatırımcılar medya veya analist tavsiyeleri sonucunda sert şekilde yükselmiş hisse senetlerini alma eğilimindedirler. Bu hisse senetleri alımlardan sonra piyasa altında getiri sağlamışlardır ve bu hisse senedi alımlarını sağlamak amacıyla yapılan satılan hisse senetleri ise piyasa üzerinde getiri sağlamıştır.

Benos ve Odean’ın  geliştirdikleri modelde, aşırı güvenli yatırımcıların çok fazla işlem yaparak beklenen faydalarını tamamen rasyonel olmaları durumuna kıyasla azalttıklarını göstermiştir. Eğer yatırımcılar tam anlamıyla rasyonel olsalardı işlem yapmanın maliyeti artmaya başladığı zaman işlemleri durdururlardı. Aşırı güvenli yatırımcılar beklenen işlem kârları hakkında gerçekçi olmayan inanışlar içinde bulunurlar. Aşırı güven durumu işlem maliyetlerinin olası sağlanacak kârdan daha fazla olmasına rağmen aşırı güvenli yatırımcılar işlem yapmaya devam edebilirler. Benos ve Odean modellerinde aşırı güvenli yatırımcıların sahip oldukları bilgi sinyallerine aşırı güvendiklerini belirtmiştir.

Sürü Psikoloji Etkisi

Sürü psikolojisinin tanımını yapacak olursak Sürü psikolojisi kişilerin bir davranışı, düşünce biçimini, tutumu basitçe ‘herkes yapıyor’ diye benimsemesi olarak tanımlanabilir. Eğer bir tutum ya da inanç kalabalık bir grup tarafından kabul görüyorsa başka bir kişinin de aynısını benimseme olasılığı artmaktadır. Psikologlar bu durumu kimi zaman insanların fikirlerini ve kararlarını olumsuz etkileyen ve onlara hata yaptırabilen bir durum olarak nitelendirirler.(psikologankara.net)

Bu makale ilginizi çekebilir:   Blockchain Teknolojisi Hayatımızı Nasıl Etkileyecek?

Örneğin Türkiye’de liseyi bitiren hemen hemen bütün gençlerin ardından üniversite okuması ve halihazırda lise okuyanlarında üniversite okumak istememesine rağmen gerek aile baskısı gerekse de çoğunluğun gitti yoldan çıkmamak yani sürü psikolojisi etkisiyle üniversite okumayı tercih etmektedirler. Başka bir örnek açıklamak gerekirse toplumun en çok kabul gören müzik tarzı giyim tarzı veya yaşam tarzı gibi etmenlerin sırf toplumun geneli tarafından kabul edilmiş diye ilgili kişinin de toplumun geneline uymasını örnek gösterebiliriz.

Sürü Psikolojisi Neden Oluşur?

1841’de basılan Extraordinary Popular Delusions and Madness of Crowds (Olağanüstü Kitlesel Yanılgılar Ve Kalabalıkların Çılgınlığı) kitabının yazarı olan Charles Mackay şunu ifade etmektedir: “İnsanlar, hep söylenildiği gibi sürü halinde düşünür, sürü halinde çıldırırlar, ancak akıllanmaları tek tek ve yavaş yavaş olur!”

İnsanlar Toplulukların sahip olduğu normlardan ve düşünce tarzlarından kolaylıkla etkilenirler. Belli bir davranış çoğunluk tarafından benimsenmişken, o davranışı reddeden kişi olmak oldukça zorlaşır. İnsanların hissettiği bu baskı düşüncelerine, yaşam tarzlarına, hatta politik fikirlerine bile etki eder.

İnsanlar yalnız kalmak ve dışlanmak istemezler; haklı olan, kazanan tarafta olmak isterler. Bunu da çoğunluğun fikirlerinin sağlayacağını düşünürler. Aynı zamanda aidiyet hissine duydukları ihtiyaç çoğunluk tarafından kabul gören normları kabul etmelerine neden olur.

Sürü psikolojisi üzerine yapılan birçok deney bulunmaktadır. Bu deneylerden biri ünlü klinik psikiyatrist Solomon Asch tarafından yapılan ‘’ASCH Deneyi’dir.’’ Bu deney çok basit yöntemler uygulayarak sürü psikolojisi etkisini açıklamaya çalışmıştır. Asch deneyi, 1953’de yayımlanan insanın karar verme sürecinde, çevresinin etkisinin ne denli önemli olduğunu anlamaya çalışan oldukça basit yöntemler uygulayan bir deneydir. Bu deneyde iki grup oluşturulmuş ve ilk grupta bireyler cevapları yalnız başlarına verecek; ikinci grupta ise gerçek bir deneğin yanına 6 adet işbirlikçi denek gönderilerek verilecek cevabı etkilemeye çalışacaklardır. Bu iki adet gruba iki tane kağıt gösterilmiştir. Birinci kağıdın üzerinde tek bir çizgi ikinci kağıdın üzerinde ise üç çizgi bulunmaktadır. Deneklerden beklenen ise birinci kağıttaki çizgiye en yakın uzunluktaki iki çizgiyi bulmaktır. Aynı zamanda deneklerden cevapları aynı anda vermeleri istenmiştir.

Deneyin sonucu ise çok ilginçtir. Denekler grup baskısının olmadığı durumda %99 doğru cevaplar vermişler; ikinci gruptakiler yani işbirlikçi denekçilerin olduğu gruptaki alınan doğru cevap oranı ise %63 düzeyinde kalmıştır. Bu deneyde deneklerin yapmaları gereken tek şey iki tane aynı uzunluktaki çizgiyi bulmaktı. ,İnsanlar bu kadar basit cevaplı sorularda bile kendi fikirlerine güvenmeyip çoğunluğun kararına göre hareket ettiyse; sosyal hayatın içerinde bir çok karmaşık zor olaylarla karşılaştıklarında sürü psikolojisine göre hareket etmeleri kaçınılmaz bir olaydır.

Geri Görüş Önyargısı

Dünya literatürün’de ‘’i knew it all along affect olarak bilinen ve Türk psikoloji terminolojisin’de ise geri görüş önyargısı olarak adlandırılan bu kavram insanların günlük hayatta sık sık duyduğu ‘’ böyle olacağı zaten belliydi’’ kelimesinin bilimsel karşılığıdır. Örneğin yolda yürürken aniden bir yağmurun bastırması sonucunda kişinin; gökyüzünde gereğinden fazla bulut vardı yağmur yağacağı belliydi demesi  veya bir öğrencinin herhangi bir derse çok çalışıp, başarısız not alınca ‘’zaten kalacağımız belliydi’ deyip ileride sonucu belli olmayan olay ve olgulara dayanak oluşturduğu düşünce halidir geri görüş önyargısı.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Başkalarına Hediye Vermek Bizi Bencil Yapar Mı?

İnsanların günlük yaşantılarında ‘’ sosyal hayatında iş hayatında yatırım kararı alırken vb’’ bir çok olay ve olguyla karşılaşmaktadır. Karşılaştığı olaylar karşısında ise sevinç korku hüzün kıskançlık gibi bir çok duygu haline bürünmektedir. İnsanlar özellikle çok yoğun stres alında ve kararsız kaldığı durumlarda bu duygu alışverişini çok sık tecrübe etmektedir. Özellikle borsa piyasalarında yüksek hacimli işlemler yaparken ve yapılan bu yatırımın maddi kaynağı bireyin çekmiş olduğu krediyse bu duygu halini çok fazla yaşayarak geri görüş önyargısı eşliğinde hatalı kararlar almasına neden olup pörtföyünü eritebilmektedir.

Bireyler borsa’da işlem yapan birçok yatırımcı vardır. Bu yatırımcıların bir kısmı bilinçli ve belli bir teknik analiz yaparak yapmış ve yapacak olduğu yatırımlara belli bir dayanak oluşturarak yaparken; bir kısım yatırımcı ise kulaktan duyma ve bilinçsizce yatırımlarını gerçekleştirmektedir. İster bilinçli bir yatırımcı olalım isterse de bilinçsiz kulaktan duyma bilgilerle hareket eden bir yatırımcı olalım gerçekleştirdikleri işlemlerde yapmış olduğu yanlış bir yatırımı kabul etmeyerek, aldığı hisse senedini fiyat geriye nasıl olsa dönecektir düşüncesiyle pörtföyünü daha da arttırarak yatırımlarını  bir hatalar zincirine dönüştürmektedirler. fiyat ilk başta aldığı seviyeye gelmeyince de ‘’ben zaten gelmeyeceğini biliyordum ‘’ diyerek yaptığı yanlışlıklara bir psikolojik dayanak oluşturması olayını ifade eder  geri dönüş önyargısı.

Psikoloji Önemlidir

Geleneksel iktisat teorisine göre her birey hayatın her alanında kendi faydasını maksimum yapan tercihlerde bulunmaya yönelik davranışlarda bulunduğunu söylemektedir. Hayatın her alanında yani alışveriş yaparken, bir yatırım kararı alırken, hisse senedi alırken veya satarken bu görüşe göre hareket ettiği varsayılmıştır. Ancak günümüz çağında durumun hiçte geleneksel iktisat teorisinin varsayımı gibi olmadığını, bireylerin bazı durumlarda insan psikolojisini de işin içine katarak kendi faydasını maksimum yapan davranışlarda bulunmadığı belirlenmiştir.

Bireyleri her zaman rasyonel kararlar mı almaktadır? Sorusu davranışsal finansın ortaya çıkışı nedenini oluşturmaktadır. Geleneksel iktisat teorinin aksine insan psikolojisini de düşünerekten bireyin her zaman rasyonel kararlar almadığını; bazı durumlarda insanın farklı duygu hallerine bürünerek irrasyonel davranışlarda bulunduğunu belirtmektedir. İnsanı hayatın akışında irrayonel kararlar almaya iten bazı önemli psikolojik durumlar şunlardır:

En etkili psikolojik yanlılıklar

Bireyler yukarıda sayılan psikolojik durumlar altında irrasyonel kararlar almaktadır. En sık irrasyonel kararların alındığı yatırım kanalı pörtföy yatırımlarıdır. Bireylerin pörtföy yönetiminde ani düşüş ve yükselişlerde farklı duygu hallerine bürünerek irrasyonel kararlar almaktadırlar. 1929 Wall Street  ve 1987 ‘’Kara Pazartesi’de hisse fiyatlarında yaşanan düşüşlerin ve beraberindeki yaşanan krizlerin davranışsal finansa bir örnek teşkil etmektedir.

Klasik iktisat teorisinin belirttiği gibi her birey rasyonel kararlar almaktadır görüşü, hayatın akışı içerisinde gerçekçi gelmemektedir. İnsanların hayatın akışı içerisinde farklı durum ve olgularla karşılaşmakta ve bu olay ve duygular insan psikolojisine etki etmekle birlikte aldığı kararlar üzerinde kendini hissettirmektedir. Dolayısıyla finansal iktisat bireylerin hayatın içerisinde aldığı kararları geleneksel iktisat teorisine göre daha gerçekçi temeller dayandırarak açıklamış ve klasik iktisadın eksikliğini bireyin karar alma aşamasında ‘’psikolojik’’ etkisini de hesaba katarak gidermiştir.

KAYNAKÇA

  • WWW.PSİKOLOGANKARA.NET
  • E.Conway,(2012),’’50 Ekonomi Fikri’’ s.40-50
  • D.Peter,(2014),’’Davranışsal İktisat ve Davranışsal İktisadın Uygulamaları
  • Kutay.H (2016) Davranışsal Finansın Temelleri: Karar Vermenin Bilişsel ve Duygusal Eğilimleri (hakkı Kutay)