Federal Rezerv Sistemi: Bilinen Adıyla FED
Fed bankası kurulmadan önce ki Amerika ekonomisine ve işleyişine bakmamız gerekiyor ki neden Fed bankasının kurulmasına ihtiyaç duyulmuş bunu anlayabilelim. Amerika karma ekonomiyi benimsemiş bir ülkedir. Bu konu da yüksek oranda başarılı da olmuşlardır. ABD ekonomisin temel ögelerine bakacak olursak buna doğal kaynaklardan başlamamız gerekiyor. ABD oldukça fazla yeraltı kaynaklarına, ılıman bir iklime ve tarıma elverişli arazilere sahiptir. Atlas Okyanusu, Büyük Okyanus ve Meksika Körfezine kıyısı bulunan ve ABD-Kanada sınırında bulunan beş büyük göl de (Büyük Göller) ulaştırma için ek olanaklar sağlamakta olup bu faktörler uzun seneler akabinde ABD ekonomisinde büyümeye sebep oldu.
Diğer öğe ise emektir. Bir ülkenin işçi sayısı ya da bu işçi sayısının verimliliği ekonominin ne kadar sağlam olduğunu gösterir ve büyümeyle doğru orantılıdır. ABD’nin tarihi seyri işgücünün her zaman büyüme kat etti ve bu da doğal olarak ABD ekonomisinin sürekli bir büyüme içinde olmasını sağladı. İşsizliğin yüksek olduğu dönemler yaşasalar da ABD’ye özellikle Birinci Dünya Savaşı sonrası gelen göçmenler yerli işçilerden daha düşük ücret karşılığı çalışmaya razı oldukları için işsizlik bu şekilde kapatılabildi. Bu sayede hem ülke gittikçe zenginleşti hem de gelen göçmenler geldiği ülkeye göre çok fazla kazanıp refaha kavuştular.
Amerika’nın karma bir ekonomiye sahip olduğunu söylemiştik. Karma ekonomi diyoruz çünkü ekonomiye etki eden güçlü faktörler hem bireysel teşebbüsler hem de hükümet . İkisi de önemli ölçüde ekonomiye etki ediyorlar.
FED BANKASININ KURULUŞU
Amerika 1906 yılında San Francisco depremini yaşayarak ilk sıkıntılı dönemini yaşamıştır. Bunu takip eden 1 yıl içinde de 1907 yılında büyük bir finansal kriz yaşamış ve bunun ardından büyük bir arayışa giren Amerika FED bankasını kurmuştur. Yaşanan krizin sebeplerini şu şekilde söyleyebiliriz; Krizi yaşamadan önce Amerika’da 2 kuruluş tekelleşme olma yolunda birbirleriyle yarışa girmişlerdir. Bu yarış en sonunda krizi meydana getirmiştir. Krizden sonra Amerikan halkı korkuya kapılıp bankalara paralarını çekmek için akın etmişlerdir. Yaşanan bu olay da likitide yani nakit akışı sıkıntısını beraberinde getirmiştir. Bu oluşan panik sonucunda New York borsası %50 düşüş yaşamıştır. Gün geçtikçe kriz daha da büyümüş ve içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamıştır. Halkın paralarını çekmek için bankalara akım etmesi, çiftçilere verilen kredilerin artması, 1906 yaşanan depremin ardından yeni inşa sürecinde yapılan harcamalar bu krizin olmasına sebep olmuştur. Birbirleriyle tekelleşme yarışına giren 2 kurum ve onlara bağlı kurumlar bu kriz sürecinde iflas ettiler. Bu dönemde ülkenin önemli isimlerinden biri olan J.P Morgan finansal piyasayı kurtarmak amacıyla ilk adımını attı. J.P Morgan ve National City Bank başkanı J. Stillman ve First National Bank başkanı George F. Baker resmi olmayan bir ekip oluşturdu. Bu ekibin amacı bütün ulusal bankalara fon sağlamaktı. Daha sonradan bu ekibe Amerika’nın en zengin adamı John D. Rockefeller de katıldı. Bankalara fon verilmesinde ki amaç halkın bankalara hücum etmesini önlemekti. Hamleler işe yaradı bankalar biraz olsun rahatlamaya girmişlerdi fakat New York borsası hala çok zor bir durumun içerisindeydi. Gün geçtikçe değer kaybediyor ve iflasa bir adım daha yaklaşıyordu. J.P. Morgan bu olaya da müdahale edip 23.6 milyon dolarlık bir fon çıkarttı ve bu kötü durumun biraz olsun önüne geçmeyi başardı. Yaşanmış olan bu kriz işsizliğin artmasına ve ihracatın düşmesine neden oldu. Sağlanan fonlar gitgide arttığı için kontrolü sağlayacak bir merkeze ihtiyaç duyuldu ve FED bankası açıldı.
Fed bankası;
23 Aralık 1913’te kuruldu. İlk kurulduğu zamandaki görevi istihdam sağlamak, fiyat istikrarını korumak ve uzun vadeli faiz oranlarını belirlemekti. Tabii ki günümüze kadar yetkileri değişip arttırıldı. Her ne kadar FED’e Amerika’nın merkez bankası desek de FED özel bir kuruluştur ve Amerika bir merkez bankasına sahip olmadığından bu görevi FED üstlenmiştir. FED bankası bağımsızdır ve aynı zamanda denetlenemez. FED sermaye yapısı olarak da dünyadaki merkez bankalarından farklıdır çünkü sermayesi üye bankalara aittir. FED dolar basma yetkisine sahiptir. FED başkanını ABD senatosu belirler. ABD başkanı adayını seçtikten sonra senatonun oyuna sunar ve senatonun kararı sonucunda FED başkanı belirlenir. FED’ in merkezi Washington’dadır. FED’e üye merkez bankalarını sayacak olursak; Boston, New York, Philadelphia, Cleveland, Richmond, Atlanta, Chicago, ST Louis , Minneapolis , Kansas City , Dallas , San Francisco.
FED’in Dünya Ekonomisine Etkisi
FED faiz oranlarını belirleme gücüne, fiyat istikrarını sağlama yetkisine sahip olmakla beraber Amerika Merkez Bankası FED dünya ekonomisinde çok büyük bir yere sahiptir. Bunun nedeni Doların dünya ticaretinde ki yeri ve büyüklüğü aynı zamanda döviz kurunu kolaylıkla etkileyebilme gücüne sahip olmasından kaynaklıdır. Yatırımcıların ilk olarak takip ettiği kaynaklardan birisi ve belki en önemlisi FED’in uygulayacağı politikalar ve yapacağı açıklamalardır. Bazen haberlerde görürüz “FED faiz artırımı yapacağını açıkladı!” Bunun ne demek olduğunu bilirsek Dünya Ekonomisine olan katkısını da az çok kestirebiliyoruz demektir. Eğer FED faiz oranlarını artıracağına dair açıklama yaptıysa bunun anlamını kısaca açıklayalım; FED faiz oranlarını artırdı. Daha sonraki adımda yatırımcılar yüksek faizden yüksek gelir elde edeceklerini düşünürler ve paralarını dolara yatırırlar. Bu durumda piyasadaki dolar miktarı azalacağı için doların değeri artış gösterecektir. Bu durumu ülkemiz açısından düşünürsek de Dolar Türk Lirası karşısında değer kazanacaktır. Türk Lirası değer kaybetti deyince insanın kulağına olumsuz bir olaymış gibi gelebilir fakat aslında bir açıdan Türkiye’nin lehine olan bir durumdur bu. Çünkü Türk Lirası değer kaybettiği için yabancı ülkeler daha önceden daha pahalıya aldığı malı bu durumdan sonra daha ucuza alabilirler. Bu durum da Türkiye’deki ihracatın artmasına neden olur. İhracat artınca daha çok mal satabildik demektir ve bunun sonucunda daha çok mal satabildiğimiz için daha fazla üretim yapmamız gerekmektedir. Daha fazla üretim yapabilmemiz için de daha fazla işgücüne sahip olmamız gerektiğini düşünürsek insan gücüne ihtiyacın artmasından kaynaklı istihdamda artacaktır. Bu örnekte gördüğümüz gibi FED’in yaptığı her bir açıklama yatırımcılar ve Dünya Ekonomisi üzerinde önemli bir yere sahiptir. Ülkelerin politikalarını ve yatırımcıların alacağı kararları etkileyen önemli bir mekanizma haline gelen FED gücünü ekonomisinin sağlamlığından ve parasının dünyaca kabul görmesinden almaktadır diyebiliriz.