Finansal Derinleşme

Finansal Derinleşme Nedir? Unsurları Nelerdir?

Finansal Derinleşme

Finansal Derinleşme / Finansal Derinlik kısaca tanımlanırsa finans sektöründe yaratılan fonların, reel kesime aktarılmasıdır. Yani fon fazlası olanlar ile fon ihtiyacı olanların piyasada rahat biçimde bir araya gelmesidir. Özellikle sermaye yetersizliği çeken az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde dışarıdan gelen doğrudan yabancı sermaye veya portföy yatırımları, faizlerin düşmesi ile finansal derinleşmeye olumlu katkıda bulunur. Bir ülkede finansal derinleşme ne kadar gelişmişse ya da bankacılık sistemi ne kadar tabana yayılmış ise piyasa o kadar canlı seyretmektedir.

Finansal Derinleşmenin Tarihi : Finansal derinleşmenin tarihine bakacak olursak eğer, 1970’ li yıllardan sonra küresel olarak finansal sistem yaygınlaşmaya başladı. Ülke hükümetleri, finansal gelişmeleri ve faizleri kontrol altında tutarak istedikleri yönde yönlendiriyorlardı. Ve böylece sektörlere kredi sağlayabiliyor, devlet harcamalarına ucuz fonlar sağlıyorlardır.

Bu sebeple de ülkelerin dış borçları artmış ve 1980’ li yıllardan sonra liberal ekonomik politikaları uygulanmaya başlanmıştır.

1970’li yıllardan sonra gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde gerçekleşen finansal özgürlükler sayesinde finansal sektör üzerindeki baskılar kaldırılmış ve daha uygun, daha verimli bir finansal sisteme geçilmiştir.

Finansal Derinliğin Ölçümü

Finansal derinleşmenin ölçümü 5 grup altında ölçebiliriz :

1) Miktar: Miktar büyüklüğü, parasal miktar ve sermaye piyasalarına bakılarak finansal derinlik ölçülür. Parasal büyüklük M1, M2 ve M3 ün gayri safi yurt içi hasılaya oranlanması ile ölçülmektedir.

2) Yapısal Göstergeler: M2’nin M1’e bölünmesiyle elde edilmektedir. Bölünen oranın sonucu ne kadar büyük bir değer alıyorsa, finansal derinleşme o kadar büyük değer almış demektir

3) Reel faizler: Faizlerin negatif bir değerde olması tasarruflar için olumsuz bir durumudur. Bu yüzden faiz oranlarının pozitif olması bir ülke ekonomisi için şarttır.

4) Ürün çeşitliliği: Mevcut Piyasada fon talebinin olması için çok miktarda ürün olması gerekmektedir.

5) Aracılık Maliyetleri: Aracılık maliyetleri ne kadar az olursa, fonlarda bir o kadar artış olacağı gözlemlenir. Bu yüzden finansal derinleşmelerde, aracılık maliyetlerinin az olması önemli bir unsurdur.

Türkiye Ekonomisinde Finansal Derinleşme

Türkiye’ de 2005 yılına kadar finansal derinleşme durumu genellikle durgun bir haldedir. 2001 Krizi sonrası Kemal Derviş Ekonomi bakanı olarak özellikle finans sektörü üzerine regülasyonlar yapmıştır. Bu regülasyonlar ve dünyada faizlerde meydana gelen düşüş eğilimi Türkiye’de finansal derinleşmeye olumlu katkıda bulunmuştur. BDDK bankaları denetlerken, riskli hareketlerden kaçınmalarını sağlamıştır. 2005 yılından sonra ise ufak artışlar meydana geldi. M2/GSMH oranı, bankacılık sistemine dahil olan şahısların kullanım oranını gösterirken, aynı zamanda reel kesimde yatırılan tasaarufların finansal sektöre ne kadar adapte olabildiğini göstermektedir.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Katma Değer Vergisi (KDV): Nasıl Hesaplanır? | 2023

Yazan: Kamranbay Salahlı