post sovyet
post sovyet

Post Sovyet Ülkelerde Ekonomik Durum

Post Sovyet Ülkelerde Ekonomik Görünüm

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ,Sovyet Ülkeleri 30 aralık 1922 yılında Rusya Federatif Cumhuruyeti’nin başında olan V.İ.Lenin tarafından kuruldu. Merkezi yönetim tarafından yönetiliyordu.SSCB 22,4 milyon kilometre alanı kapsamış ve 286,7 milyon nüfusu yönetmiştir.SSCB ikinci dünya savaşından sonra 1950 Altın çağını yaşayarak dünyada Süper Güç haline gelmiştir.1970’li yıllardan sonra SSCB siyasi ,ekonomik ve teknolojiye ayak uyduramaması sonucunda gerilemeye başlamıştır. Üretim kalitesinde ve yanlış tarım politikalarının uygulanması ile birlikte ,merkezi yönetiminde zayıflaması SSCB’nin dağılmasına zemin hazırlamıştır.SSCB 1991 yılında ülkenin başında olan M.S.Garbaçov tarafından hükümdarlığına tamamen son verildi.SSCB’nin dağılmasıyla birlikte 15 ülke bağımsızlıklarını ilan etti.

Bu 15 ülke aşağıda sıralanmıştır:

• Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti.

• Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.

• Beyaz Rusya Sosyalist Cumhuriyeti.

• Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.

• Estonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.

• Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.

• Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.

• Kırgızistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.

• Letonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.

• Litvanya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.

• Moldova Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.

• Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.

• Tacik Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.

• Türkmenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.

• Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti.

SSCB’den sonra Rusya

SSCB’nin dağılmasıyla ortaya çıkan 15 bağımsız ülkeden en büyük devlet Rusya’dır. Rusya’nın en son açıklanan nüfusu 144.495.049 dir. Rusya’da SSCB’den sonra ülkede ekonomik çöküşler meydana gelme noktasındaydı. Yeni kurulan Rusya hükümetinde yanlış ekonomi politikaları ülkeyi çıkmaz duruma sokmuştur. SSCB’den sonra Rusya’da en çok yoksulluğun ve en çok yolsuzluğun yaşandığı dönemlerdi. Rusya’da 1991 yılında GSYİH 517.963 milyar iken ilerleyen yıllarda yani 2000 yılında yanlış ekonomi reformları nedeniyle GSYİH 259.708 milyar dolara kadar geriledi. Ama Rusya’da 2000 yılında hükümetin başına gelen Vladimir Putin ekonomiye yön vermeye ve ekonomi üzerinde olumlu etkisini hissettirmeye başlamıştı. Devlet petrol, değerli metaller, doğal gaz, ulaşım ve havacılık sektörlerinde bir sıra yeni reformlar yaparak ekonominin güçlenmesine yön verdi. Rusya’da dönemin ekonomi bakanı German Gref’in hazırladığı ekonomik planıyla vergide şeffaflık ,ülkeden yurtdışına sermaye kaçırma, ülkede en başta bankacılık alanındaki reformlar olmak üzere ,maliye ve ekonomi politikaları yeniden oluşturuldu. Rusya’da SSCB’den sonra zenginleşen oligarklar siyasi bağlarıyla şirketlerin vergiden kaçınılmasına ve siyasete müdahil olmasına son verildi. Rusya ekonomisinin iyileşmesinde petrol fiyatlarının rolü çok büyüktür. 1999 yılında petrölün varili 30 dolarken 2010 yılında petrolün varili 100 dolar olarak gerçekleşmişti ve bu da beraberinde ekonomiye çok büyük katkı sağladı ve Rusya bu sayede IMF’ye ve Paris Klübüne olan borçlarını kapattı. Rusya’da Ekonomik iyileşmeler beraberinde GSYİH’de arttırdı. 2010 yılında GSYİH’sı 1.525 trilyon dolar olan Rusya, 2014 yılında GSYİH 2.064 trilyon dolara kadar yükselmiştir. Rusyada Bağımsızlığını ilan ettikten sonra kişi başına düşen gelir 3.440 dolarken Putin Hükümetinin yeraltı ve yerüstü kaynakları etkin şekilde kullanmasından ve ekonomideki köklü reformlardan sonra 2013 yılında 15.200 dolar seviyesine kadar yükselmiştir. Amerikanın Rusyaya uyguladığı bir çok ambargo beraberinde Rus parasının devalüvasyona uğramasına ve ekonomide küçülmelere neden olmuştur. 2017 yılı verilerine göre Rusya’da GSYİH 1.578 trilyon dolar ,kişi başı gelir ise 9.230 dolardır.

SSCB’den sonra Azerbaycan

Azerbaycan SSCB’den bağımsızlığını 18 ekim 1991 yılında ilan etti. Azerbaycan’ın en son açıklanan verilere göre nüfusu 9.862.429’dir. Azerbaycan’ın ilk bağımsızlığını tanıyan ülke Türkiye Cumhuriyeti’dir. Azerbaycan bağımsızlığının ilk yıllarında Ermenistan’la savaş durumundaydı ,üstelik Rusya’nın yeni bağımsızlığını ilan etmiş Azerbacan’a uyguladığı ambargo ve ülkenin başındaki hükümetin ülkeyi yönetememesi, ülke ekonomisini çıkılmaz duruma sokmuştur. Ülkedeki bu kaos durumdan en çok etkilenen ekonomiydi. Ekonomideki yüksek orandaki işsizlik ve yüksek enflasyon ülkeyi buhrana doğru sürüklüyordu.Ekonomideki gerekli reformların uygulanmaması ve devlet bütçesinin büyük bir bölümünü Ermenistan tarafından işgal edilen topraklarda savaşa ayırması sonucu 1992 ve 1994 yılında enflasyon giderek artış gösterdi. Ülkedeki Enflasyon oranı %1734 ‘ dı. Ülkede kişi başına düşen gelir 1993 yılında 500 dolardı. Azerbaycan’da GSYİH ise 1993 yılında 3.973 milyar dolardı. Haydar Aliyev’in ülkenin başına gelmesiyle hükümet güçlenmeye başladı ve yeraltı ve yerüstü kaynaklarını etkin kullanmaya başladı. Aliyev’in, ülkenin başına gelmesi ile siyasi yolculuk başladı. Hazar denizinde yerleşen Azeri-Çırak-Güneşli yataklarından Azerbeycan dışa açıldı. 1994 yılında Asrın Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma, ekonomisi çöküş içinde olan Azerbaycan için yerinde bir anlaşmaydı. Artık ülkede enflasyon kontrol altına alınmış ve istikrarlı para birimi vardı. Ülkede istikrarsızlık yerini güvene bırakmıştı. Enflasyon gitgide düşmeye başladı. 1996 yılında 19,9 olan enflasyon, 1997 yılında 3,7’ye kadar geriledi. Bu da ülkede ekonominin yavaş yavaş rayına oturduğu anlamına geliyordu. Ardından projeler gelmeye başladı Bakü-Tiflis-Ceyhan hattından 2006 yılın da benzin ihracı. Bakü-Tiflis –Erzurum hattından 2007 yılında doğalgaz ihracı başladı. Bu projelerle GSYİH 2010 yılında 52.903 milyar dolara yükseldi. Kişi başı gelir ise 5.410 dolara yükseldi. Azerbaycan bu projelerle yabancı yatırımcıları ülkeye çekmeyi başardı. Azerbaycan petrol ve doğalgazın ihracından önemli gelirler sağladı. Azerbaycan GSYİH’si 2014 yılında 75.244 iken, 2015 yılında Azerbaycan milli parası olan manatın dolar karşısında devülavasyona uğrasaması sonucu ekonomide bazı kısıtlamalara gidildi. Günümüzde Azerbaycan’da GSYİH 40.748 milyar dolar. Kişi başına düşen gelir ise devülavasyondan önce 7.700 dolar iken, devülavasyondan sonra yani günümüz de Azerbaycan’da kişi başına düşen gelir 4.080 dolardır.

SSCB’den sonra Beyaz Rusya (Belarus)

SSCB’nin dağılmasından ortaya çıkan ülkelerden biri de Beyaz Rusya’dır. Beyaz Rusya bağımsızlığını 25 ağustos 1991 yılında ilan etti. Beyaz Rusya en son açıklanan verilere göre nüfusu 9.507.875’dir. Beyaz Rusya devlet kontrolü altında piyasa ekonomisi modelini başarılı bir şekilde yürütmektedir. Piyasa ekonomi modeli sayesinde ülke 2000 yıllarında %5,8 den %11,4 lük büyüme oranına yükselmiştir.Ülke ekonomisin de en önemli üretim alanları petrol ve petrokimya, iletişim teknolojileri ,tarım ve hafif sanayidir. Bu pazarlarda liderliğini kararlı bir şekilde sürdürmektedir. Beyaz Rusya teknoloji alanında da büyük gelişmeler göstermiştir. Lazer cihazlarını teknoloji alanında örnek gösterebiliriz. Belarus hükümeti yabancı yatırımcıları ülkeye çekme konusunda büyük tecrübeye sahiptir. Ülkenin en büyük ihracat alanı tarım ve gelişmiş hizmet sektörüdür. Ekonominin Kilit sektörlerini aşağıda sıraladığımız alanlar ile gösterebiliriz.

• Makine üretimi

• Metalurji

• Metal İşletme

• Tarım makineleri ve traktör üretimi

• İnşaat malzemeleri üretimi

• Aydınlatma ve tekstil endüstrileri

• Kimya ve petrokimya endüstrisi

• Elektrikli makine ve elektronik

• Tarım

• Ormancılık ve ahşap sanayi

• Billişim sektörü

• İnşaat

• Enerji

Belarus’da otomobil sektörü nerdeyse ülke üretiminin 1/4’nü oluşturmaktadır. Ülke otomobil sektöründe yük kamyonları ve özel araç üretimin de uzmanlaşmıştır. Belarus Traktör fabrikası dünya piyasasınının %9,6 ihtiyacını karşılamakla ,dünyadaki en büyük 8 üreticiden biri olmayı başarmıştır. Hükümet tarıma çok yatırım yapmış ve üreticiyi hep desteklemektedir. Belarus patates üretiminde dünyada ilk sırda yer almaktadır. Ayrıca ülke dünya keten üretimininin %16’nı karşılayarak, keten üretiminde dünya sıralamasında ilk 5 dedir. Ülke bağımsızlığını ilan ettikten sonra GSYİH 18 milyar dolarken ,ilerleyen yıllarda düşüş gösterse de ,devletin üretim odaklı politikası ve yabancı yatırımcıları ülkeye çekmek için yaptığı teşvikler ,ülke ekonomisinin canlanmasına neden oldu. Ülke GSYİH’si 2014 yılında 78.814 milyar dolara kadar yükselmiştir. Günümüzde baktığımız da ise GSYİH’de azalma görülüyor. Bunun nedeni ise dünyada gelişen bazı siyasi olayları söyleyebiliriz. Ülkede kişi başına düşen milli gelir, bağımsızlığını ilan ettikten sonra 5.210 dolarken ,ilerleyen yıllarda ise kişi başına düşen gelirde azalma olduğu müşahide ediliyor. 2017 yılı itibari ile 5.280 dolardır.

SSCB’den sonra Ermenistan

SSCB’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan devletlerden biri de Ermenistan’dır. Ermenistan en son açıklanan verilere göre ülke nüfusu 2.930.450 dir.Ermenistan 1991 den bağımsızlığını ilan ettikten sonra 1994 yılına kadar Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ vilayetini rusların yardımıyla işgal etti. Azerbaycan’ın Ermenistan’a uyguladığı büyük ambargolar ülkeyi çıkmaz duruma sokmuştur. Bu ambargoya Türkiye Cumhuriyeti de eşlik etmiştir. Ermenistan Azerbaycan savaşı 1994 yılına kadar devam etti ,ama Rusyanın araya girmesiyle ateşkes ilan edilerek savaşa son verildi. Ermenistan uluslararsı topluluklar tarafından kabul edilen Azerbaycan topraklarının hala %20’sini işgal altında tutmaktadır. Karabağ Savaşı ve Ermenistan’a uygulanan ambargolar ülkeyi çıkmaz duruma sokmuştur. Ermenistan ekonomisi üretim yapamadığı için dışa bağımlı bir ülke diyebiliriz. Ermenistan ülke ihtiyacını genellikle ithal etmekle karşılamaya çalışıyor. Ülkeye en büyük yatırımı ve yardımı yapan ülke Rusya’dır. Ülkedeki enerji sektörleri Rus yatırımcılar tarafından işletilmektedir. Ermenistan’ın dış ortakları Rusya ,Çin, Gürcistan, AB ülkeleri ve Ukrayna’dır. Ermenistan ekonomisindeki 2000 yıllında yavaş yavaş inşaat sektöründeki gelişmeler, ekonomiyi az da olsa canlandırdı. Ülkedeki kırsal alanlarda hala gerileme devam ediyor. Ermenistan’ın en büyük sorunlarından biri de ülkedeki istihdam alanlarının az olması ve işsizliktir. Ülkedeki GSYİH 1991 yılında 2.069 milyar dolarken, Karabağ savaşından sonra uygulanan ambargolar sayesinde GSYİH’de düşüşler başladı. 1994 yılında Ermenistanın GSYİH’si 1.315 milyar dolara kadar geriledi. Günümüzde Rus iş adamlarının ülkeye yaptığı yatırımlar 2017 verilerine göre 11.537 milyar dolardır. Ülkedeki kişi başına düşen gelir ise 1992 yılında 310 dolarken ,günümüzde en son açıklanan verilere göre 4.000 dolardır. Ermenistan’la Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ sorunu günümüzde de devam etmektedir.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Türkiye'de Yastık Altı Birikimler: Dolar ve Altın

SSCB’den sonra Kırgızistan

SSCB’nin dağılmasında ortaya çıkan ülkelerden biri de Kırgizistan’dır. Kırgızistan bağımsızlığını 31 ağustos 1991 yılında ilan etmiştir. Kırgızistan’nın en son açıklanan verilere göre ülke nüfusu 6.200.501 dir. Kırgızistan SSCB’nin varlıklı devletlerinden biri olmuştur. SSCB’den ayrıldıktan sonra bu varlıklardan mahrum olmuştur. Bunun sonucunda ülkede hiperenflasyon ve işsizlik artmış ve reel gelirdeki azalış ülkedeki yoksulluğu daha da artırmıştır. Hükümet ülkedeki bu durumdan çıkmak için bir sıra reformlar yapmıştır. Bu reformların en önemlisi Tarım sektöründe yapılmıştır. Ülkedeki ticaret serbest bırakılmış ve varlıklar özelleştirilmiş ,bu reformlar sayesinde ülkedeki ekonomi yavaş yavaş düzelmeye başlamıştır. 1996 yılında ise normalleşmeye başlamıştır. Kırgızistan ekonomisinin büyümesinde sadece tarım değil ,İnşaat ve enerji sektörlerini de örnek gösterebiliriz. Kırgızistan’da yabancı yatırımcılar %80 başkent bişkek etrafında yatırımlarını yapmaktadır. Bunun nedeni ülkedeki Pazar alanın küçüklüğüdür. Genellikle ülke, ithal malları Özbekistan’dan yapmaktadır. Türkiye Kırgızistan’ın sosyal ve ekonomik açıdan gelişmesi için 106 milyon dolar düşük faizle 20 yıllık faiz yardımında bulunmuştur. SSCB’den ayrıldıktan sonra ülkedeki GSYİH 2.571 milyar dolardı. GSYİH’nin bu kadar düşük olmasının nedeni SSCB’den yeni ayrılmış olan ülke ekonomisinin kaos durumunda olmasıdır. Ama ülkedeki yapılan bir sıra reformlar ekonominin normalleşmesine ve GSYİH’nin artmasına neden olmuştur. Günümüzde ise Kırgızistan’da GSYİH 7.565 milyar dolardır. Ülkedeki kişi başına düşen gelir SSCB’den ayrıldıktan sonra Kırgızistan’da 520 dolardı. İlerleyen zamanlarda dünyada yaşanan krizler Kırgızistan’da da etkisini gösterdi. 2002 yılında kişi başına düşen gelir 290 dolardı. 2017 yılı itibarile Kırgızistan’da kişi başına düşen gelir 1.130 dolardır.

SSCB’den sonra Estonya

SSCB’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan ülkelerden biri de Estonya’dır. Estonya SSCB’nin en zengin ülkelerinden biridir. Estonya bağımsızlığını 20 ağustos 1991 yılında ilan etti. Estonya yüzölçümü bakımından küçük bir ülkedir. Estonya’nın en son açıklanan verilerine göre ülke nüfusu 1.315.480 dır. Estonya ülke olarak orta gelirlidir. Estonya’nın genellikle ekonomisi sanayi ağırlıklıdır. Sanayi üretiminin büyük bir kısmını petrol ürünleri kapsıyor. Ayrıca pamuklu kumaş dokumacılığı da ülke ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Estonya’da ağaç işletmeciliği ülkede gelenek haline gelmiştir. Ülkede ayrıca tarımsal aletler, madencilik makinaları üretimi ekonominin gelişmesinde büyük katkı sağlıyor. Estonya ekonomisi genellikle bilgi ekonomisine dayanarak hızla büyümektedir. Tarım da ülke ekonomisi için ayrı bir yere sahiptir. Estonya bir AB ülkesidir. Avrupa birliğinde en küçük ekonomiye sahip bir ülkedir. Estonya’nın Türkiye ile dış Ticaret hacmi 106 milyon dolardır. Bu ticaretin büyük bir bölümünü tekstil ürünleri kapsamaktadır. Estonya bağımsızlığını ilan ettikten sonra GSYİH 3.524 dolardı. Hükümet tarafından yapılan ekonomik reformlar ve hükümetin sanayiye yaptığı teşvikler ve tarımda yükselişler ,ekonominin büyümesi ve böylelikle GSYİH’nın artmasına neden olmuştur.2017 yılında ülkedeki GSYİH 25.921 milyar dolardır. Estonya’da 2000 yılı itibari ile ülkedeki kişi başına düşen gelir 4.150 dolarken ,2017 yılında ülkedeki kişi başına düşen gelir 18.190 dolardır. Yani uygulanan politikalar olumlu yanıt vermiştir.

SSCB’den sonra Kazakistan

SSCB’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan devletlerden biri de Kazakistan’dır. Kazakistan Sovyetler birliğini oluşturan devletlerden biridir. SSCB’de Rusya’dan sonra en büyük ikinci ülkeydi. Kazakistan bağımsızlığını 16 aralık 1991 yılında ilan etti. Kazakistan en son açıklanan verilere göre ülke nüfusu 18.037.646 dır. Kazakistan yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip bir ülkedir. Ayrıca ülke zengin enerji kaynaklarına sahiptir. Bu da Kazakistan ekonomisinin büyümesine ve gelişmesine büyük katkı sağlıyor. Kazakistan toprakları çok verimli olduğu için, ülkede tarımcılıkta buğday ekimi ilk sıralarda yer almakta ve ülkeye tahılın merkezi diyebiliriz. Hatta ülkedeki en büyük istihdam alanı tarım alanıdır. Ülkede tarımda buğdayın ilk sırada olması ve üretilen buğdayın dışa ihraç edilmesi ve bu sayede elde edilen gelirin ülke ekonomisine sağladığı katkı Ülkedeki serbest ekonominin varoluşu ve ekonomideki bir çok reformlar ülkenin dünya ekonomisyle bütünleşmesine büyük katkı sağlamıştır. Kazakistan hızlı gelişen bir ülkedir. Ülkedeki işssizlik oranı 1999 yılında %13,5 seviyelerinde iken ,2017 yılında baktığımızda işsizlik %4,9 seviyelerine inmiştir. Kazakistan petrol ve doğalgaz zengini ülkedir. Kazakistan uranyum madenleri zenginliği bakımından dünya ikincisidir. Kazakistanda yeraltı kaynakları petrolle sınırlı değil, yeraltı kaynaklarından kömür, demir ve altın bakımından dünyada ilk 10 ülke içinde yer almaktadır. Ülkede çok sayıda yabancı yatırımcı var. Yabancı yatırımcıları ise ülkeye çeken hidro karbon ve kaşagan yataklarının hızla gelişmesi olmuştur. Kazakistan’ın bağımsızlığını ilan ettikten sonra, ülkedeki GSYİH 24.881 milyar dolardı. Ama Nazarbayev hükümetinin ülkedeki yeraltı ve yerüstü kaynaklarını doğru ve etkin şekilde kullanması ülkedeki GSYİH’ın artmasına neden olmuştur. Artışın en büyük nedeni petrol yataklarının verimli bir şekilde kullanılmasında yatmaktadır. Ama dünyada yaşanan 2008 krizi ülkeyi çok etkilemese de GSYİH’de düşüş meydana gelmiştir. En son açıklanan verilerle göre ise GSYİH 159.407 milyar dolardır. Ülkedeki kişi başına düşen gelir 1993 yılında 1.430 dolarken, hükümetin ülke ekonomisine yaptığı yerinde ve doğru hamleler sayesinde ülkedeki kişi başına düşen gelir günümüz itibari ile 7.890 dolardır.

SSCB’den sonra Gürcistan

SSCB’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan devletlerden biri de Gürcistan’dır.Gürcistan 28 nisan 1991 yılında bağımsızlığını ilan etti.vSSCB’de en güçlü ekonomiye sahip olsa da,vbağımsızlığını ilan ettikten sonra ekonomide bir sıra istikrarsızlık yaşanmıştır.vHatta ülke de hiperenflasyon yaşanmış,venflasyon oranı %15000 seviyelerine kadar yükselmiştir. Bu da beraberinde yoksulluğa ve reel gelirde azalışa neden olmuştur. Gürcistan 1995 yılında Şvarnadzenin ülkenin başına geldikten sonra ekonomide yapısal değişim başlamıştır. 1998 yılında Gürcistan milli parası olan Larinin devülvasyona uğraması sonucu işsizlik artmış, reel gelirde azalış gözlenmiştir. Ekonomide yapılan bir sıra reformlar sayesin de 1999 yılında enflasyon tek haneli rakamlara kadar inmiştir. Buda beraberinde ülkede yoksulluğun azalmasına ve reel gelirde artışa neden olmuştur. Gürcistan’da sanayi sektörü az gelişmiştir. Bunun nedeni ise eskimiş teknolojinin hala kullanılması. Son dönemde ülke hükümeti yabancı yatırımcıları ülkeye çekmek için onlara bir sıra teşvikler sunmuştur. Gürcistan ekonomisinin en önemli alanı tarımdır. Gürcistan dış ticaretini geliştirmek ve ticaret politikalarını canlandırmak için 2000 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTO) üye olmuştur. 2004 yılında ülkenin başına gelen Sakaşvili ile uluslararası çerçevede ticaretin ve istikrarın sağlandığı gözlenmiştir. Bu da beraberinde ülkeye gelen yabancı yatırımcılar için güven ortamı oluşturmuştur. Sakaşvili bir sıra reformlar yapmıştır. Bunlardan en önemlisi ihraç edilen mallardan KDV alınmamasıdır. Ülkedeki GSYİH’e en büyük katkı hizmet sektöründendir. Ülkeden geçen Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz hattı ve Bakü-Tifis-Kars demir yolu hattı projeleri bölgenin canlanmasına ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlamıştır. Gürcistan Türkiye’nin en iyi ticaret ortaklarından biridir. Gürcistanda bağımsızlıktan sonra GSYİH 6.358 milyar dolardı. 1993 yılında ülkede yaşanan hiperenflasyon nedeniyle ülkede bir sonraki yıllarda GSYİH’de azalışlar gözlenmektedir. 1995 yılında ülkede GSYİH 2.694 milyar dolardı. 2000 sonrası dönemde ülkenin başına gelen Sakaşvili ekonomide bir sıra reformlar yaptı ve ihrac edilen mallardan KDV’yi kaldırdı. Yukarda belirttiğimiz gibi ülkede yapılan projeler ekonominin büyümesine ve GSYİH’nın da büyümesine neden oldu. Günümüz itibari ile en son açıklanan verilere göre Gürcistanda GSYİH 15.159 milyar dolardır.Ülkedeki kişi başına düşen gelir 1992 yılında 2.260 dolardı. 1998 yılında Gürcistan milli parası olan Laride yapılan devülavasyon sonucu ülkeyi etkilemiş ve bu da beraberinde reel gelirde azalmaya ve kişi başına düşen gelirde azalmaya sebep olmuştur. 1998 yılında ülkede kişi başına düşen gelir 820 dolardı. Özellikle Sakaşvili hükümetinden sonra ve ülkeden geçen projeler sayesinde ekonomide büyüme ve kişi başına düşen gelirde artış olmuştur. En son açıklan verilere göre ise kişi başına düşen gelir 3.790 dolardır.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Türkiye'de Sosyal Yardımların Artı ve Eksi Yönleri

SSCB’den sonra Letonya

SSCB’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan ülkelerden biride Letonya’dır. Letonya bağımsızlığını 21 ağustos 1991 yılın da ilan etti.En son açıklanan verilere göre ülke nüfusu 1.940.740 dır. Letonya 1991 yılında bağımsızlığını ilan ettikten sonra ülkede genellikle Pazar ekonomisi hakimdir. Ekonominin büyük kısımını özel sektör oluşturmaktadır. Letonya AB ülkesidir. AB ülkesi olduktan sonra Letonya yabancı yatırımcı merkezi haline gelmiştir. Avrupa Birliği ülkeleri arasında en az vergi oranı uygulanan ülke Letonya’dır. Bu da yatırımcıları ülkeye çekmek için en iyi fırsattır. Letonya da ayrıca gelişmiş deniz limanları ve demiryolları mevcuttur. Ülkedeki yabancı yatırımcılar özellikle inşaat, otelcilik, bankacılık, eğitim ve sağlık sektörlerine yatırım yapmaktadır. Letonyanın ekonomisinde yabancı yatırımcılar büyük rol oynamaktadır. Ayrıca hükümet yabancı yatırımcıları ülkeye çekmek amacıyla bir sıra teşvikler yapmıştır. 2008 yılında dünyadaki Küresel ekonomik krizden en çok etkilenen ülkelerin başında Letonya geliyor. Kriz beraberinde reel gelirde azalış ve işsizliğe sebep olmuştur. IMF ve AB yardım paketleri sayesinde Letonya 2011 de ülke ekonomisini toparlamaya başlamıştır. Letonya GSYİH’sı 1995 yılında 5.788 milyar dolardı. 2017 yılı itibari ile 30.264 milyar dolardır. Ülkedeki kişi başına düşen gelir 1997 yılında 2.720 dolarken özellikle AB birliği ülkesi olduktan sonra ülke ekonomisi güvenirliğini arttırdı. Ülkedeki yabancı yatırımcıların ülke ekonomisine etkisi büyüktür ve bunun sayesinde günümüz itibari ile kişi başında gelirde yüksek artış gözlenmektedir. 2017 yılı itibari ile Letonya da 14.740 dolardır.

SSCB’den sonra Litvanya

SSCB’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan devletlerden biri de Litvanya’dır. Litvanya bağımsızlığını 1991 yılında ilan etti. En son açıklanan verilere göre ülke nüfusu 2.81 milyon kişidir. Litvanya bağımsızlığına kavuştuktan sonra, 1994 yılında NATO üyeliğine aday oldu. Yapılan piyasa düzenlemeleriyle ülke, serbest piyasa ekonomisine geçti. Ülke özellikle altyapı harcamalarına önem vermeye başlamıştır. 2,81 milyon nüfusun sadece %2’si yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Ülkeye giderek artan miktarda yabancı yatırımlar olmakta ve turizm gelirleri artmaktadır. Litvanya, hükümet stratejisini, katma değeri yüksek ürün ve hizmet üretmek üzerine kurmuştur. Yapısal olarak, ülkede bilgi sistemine bağlı tutarlı bir ekonomik etkinlik sisteminin kurulması planlanmaktadır. Özellikle biyoteknoloji sektörü ülkede önemli bir sanayi kalemi olarak öne çıkmaktadır. Bu özelliğiyle Litvanya Baltık ülkeleri arasında oldukça değerli hale gelmektedir.

2007 yılında Avrupa birliğine üye olmuştur. AB’ ye katılmasının ardından %7’lere ulaşan büyüme rakamları elde etmeye başladı. GSYİH 47 milyar dolar ve kişi başına düşen geliri ise 17 bin dolardır.

SSCB’den sonra Moldova

1991 yılında SSCB’nin dağılmasının ardından bağımsızlığını kazanmıştır. Moldova, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Dünya Ticaret Örgütü, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Bağımsız Devletler Topluluğu, Karadeniz Ekonomik İşbirliği ve diğer uluslararası organizasyonlara üyedir. 1990 Şubat’ında cumhuriyetin Yüksek Sovyet (Parlamento) seçimleri yapılmıştır. Moldova’nın bağımsızlık ve reformlara yönelik çalışmaları 1990 yılında artmıştır. Serbest piyasa ekonomisine geçiş yolunda çalışmalara bu yıl içerisinde başlanmıştır. Moldova parlamenter sistemle yönetilen demokratik bir cumhuriyettir. Ülkede çok partili bir siyaset yapısı vardır. Yasama yetkisi meclise aittir. Yasama, yürütme ve yargı bağımsızdır. Ülke siyasetindeki en önemli konuları Transdinyester bölgesinin ayrılıkçı hareketleri, AB ilişkileri, Rusya ve Romanya ile ilişkileri oluşturmaktadır. Nüfusu 3,55 milyon, GSYİH 8,13 milyar dolar, kişi başı geliri 2000 dolar civarındadır. Ülke ekonomisi genel anlamda tarıma dayanmakta ve işgücünün % 23,8’i tarım alanında istihdam edilmektedir. Özellikle meyve sebze üretimi, şarap ve alkollü içkiler ile tütün üretimi ülke ekonomisinde önemli bir yer teşkil etmektedir. Sanayi sektöründe çalışan nüfus toplam işgücünün % 11,4’ünü oluşturmakta, genel olarak tekstil ve tüketici ürünleri üretimine dayanan sektörde düşük işgücü maliyetleri önemli bir karşılaştırmalı üstünlük yaratmaktadır. Ülkede giderek gelişmekte olan kimya endüstrisi de önemli bir potansiyel taşımaktadır. Ülkede ekonomik gelişmenin önündeki en önemli unsurlar ise zayıf altyapı, enerji kaynakları ve ulaşım olanaklarının henüz yeterince gelişmemiş olmasıdır. Ekonomisindeki en ciddi eksiklik enerji kaynaklarının neredeyse tamamının ithal etmek zorunda olmasıdır. Özellikle Rusya’ya olan enerji bağımlılığı dış ticaret açığını ciddi oranda arttırmaktadır. Moldova giderek daha hızlı gelişen ve liberalleşmeye başlayan bir ekonomi oluşturma konusunda adımlar atmakta, yolsuzlukla mücadele edip düzenleyici işlemlerin hantal yapısını kırmaya yönelik reformlara yönelmekte ve ülkeye yönelik yatırımları kolaylaştırıcı bir ortam hazırlamaya yönelik çalışmalarını sürdürmektedir. Bölgede ekonomik bakımdan en zayıf ülkeler arasında yer alan Moldova ekonomik büyüme kalemleri arasında genel anlamda yabancı yatırımlar, dış ticaret ve başka ülkelerde bulunan işçilerden transfer edilen gelirlere dayalı bir strateji izlemektedir. Özellikle AB’nin eski doğu bloğu ülkelerine yönelik genişleme politikası dâhilinde Romanya’nın katılımıyla bu birliğe komşu olunmuş ve bu dönemde önemli oranda AB fonları ve yatırımlarından yararlanma ortamı bulmuştur. Ülke özellikle yabancı yatırımları ülkesine çekebilmek amacıyla son yıllarda hukuki yapısında önemli düzenlemelere gitmiş ve yabancı yatırımcılar için avantajlı bir yatırım iklimi oluşturmak için reformlar yaparak yabancı firmaların da yerel firmalarla aynı hukuki avantajlardan yararlanmasını sağlayacak önlemler almaya başlamıştır. Bu sayede ülkeye giren yabancı yatırımlar 20 milyon dolar ve ihracat rakamı ise 2,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.

SSCB’de sonra Özbekistan

Orta Asya’da, Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını kazanmış bir devlet ülkedir. Özbekistan ekonomisi; pamuk, altın, uranyum ve doğal gaz dâhil olmak üzere ağırlıklı olarak meta üretimine dayanır. Piyasa ekonomisine geçmeyi hedeflediğini ilan etmesine rağmen, ülkede yabancı kaynaklı yatırımı caydıran sert ekonomik kontroller bir şekilde devam etmektedir. Piyasa ekonomisine tedrici, sıkı kontrollü geçiş politikası yine de 1995 sonrası ekonomik iyileşmede olumlu sonuçlar üretti. Özbekistan bağımsızlığını kazandıktan sonra gelişmiş ülkelerle özellikle ekonomik anlamda ilişkiler kurmuştur. Özbekistan zengin yeraltı kaynaklarını dış ülkelere satma imkânı bulmuştur. Özbekistan çok eskiye dayanan köklü devlet geleneği sayesinde bağımsızlığını kazandıktan kısa süre sonra Orta Asya’nın güçlü devleti hâline gelmiştir ve günümüzde de Orta Asya liderliği konusunda Kazakistan ile rekabet hâlindedir. Ülkede hâlen Halk Demokratik Partisi, Liberal Demokrat Partisi, Adalet Sosyal Demokrat Partisi ve Millî Tikleniş Partisi bulunmaktadır. İlk parlamento seçimleri 1994’te yapılmıştır. Yönetim biçimi cumhuriyettir. Özbekistan, eski Sovyetler Birliği ülkeleri arasında 1990-1996 döneminde sanayi üretiminde reel artış sağlayan tek ülke olmuştur. Ancak Özbekistan, 1996 yılında ithal ikameci politika çerçevesinde döviz ve ithalat kontrolünü benimsemiştir. Özbek Hükümeti tarafından uygulanan bu politika IMF tarafından eleştirilmiş ve sonuç olarak 185 milyon dolarlık stand-by kredisi dondurulmuştur. 1996 yılında kurumsal piyasa reformları, milli ekonominin büyümesinde sürükleyici rol oynamaya başlamıştır. Mayıs 1998 tarihinde Özbek Hükümeti tarafından kabul edilen “Yabancı Yatırımlar Kanunu” ile ülkeye daha fazla yatırım çekilmesi amaçlanmıştır. Bu kanuna göre yabancı sermayeli şirketlere çeşitli vergi istisnaları ve sermaye malları için gümrük vergisi muafiyeti tanınmıştır. Özbekistan ekonomisini son yıllarda etkileyen en önemli olay, 2009 krizidir. Krizden diğer ülkelere nazaran Özbekistan daha az etkilenmiştir. Dışa kapalı merkeziyetçi bir ekonomiye sahip olması özelliği nedeniyle dünyadaki değişimlerden daha geç ve dolaylı etkilenmektedir. Bu nedenlerden ötürü son açıklanan rakamlara göre nüfusu 32,7 milyon, GSYİH 49 milyar dolar, kişi başı geliri 2 bin dolar, ihracat geliri ise 8,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.

Bu makale ilginizi çekebilir:   İklim Değişikliği Yası : Değişen İklim ve Psikoloji

SSCB’de sonra Tacikistan

SSCB’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan devletlerden biri de Tacikistan’dır. Ülke bağımsızlığını 1991 yılında ilan etti.

Ülkenin ekonomik yapısını inceleyecek olursak ülkenin sektörel dağılımı nufusun yarısından fazlası yaklaşık olarak yüzde 59’u tarım 8 milyon nufusun sadece 1/5’i sanayi kolunda istihdam edilmektedir. Eski SSCB’nin barındırdığı ülkeler arasında fakirlik derecesi bakımından en son sırada yer almaktadır. Ülke kuruluşundan itibaren olmak üzere bir çok sosyal ve siyasi karışıklıklar baş göstermiştir.özellikle belirtmek gerekirse 1992 yılında başlayarak 1997’de sona eren ve halen günümüzde etkisi devam eden iç savaşın yaralarını ekonomik anlamada saramadı. Söz konusu ülke dışarıdan aldığı petrol ve doğalgaz başta olmak üzere ithal ettiği eneri kaynakları bakımından dışa bağımlı bir durumdadır. Ülkenin GSMH sini neredeyse yarısından fazlasını Rusyada çalışan göçmenlere dayanmaktadır. Buradan da anlaşılacağı gibi ülke iş gücü bakımından sürekli dışarıya göç vermektedir bunun nedeni ise düşük refah ve istihdamın sınırlı olmasıdır.

İstihdamın sınırı ve refah seviyesinin düşük olması ülke içerisinde huzursuzlukların baş göstermesinin en önemli nedenlerin başında gelmektedir. Özellikle ülkede radikal İslam görüşü oluşmaya başlamasına neden olmuştur. Tacikistan geçmişte olduğu gibi günümüzde de ekonomik ve sosyal sorunlardan dolayı Rusya’dan destek almaktadır. Rusya 2004 yılının son döneminde Duşanbe ‘de bir askeri üs açmış ve aynı dönemi takiben Nurek’te eski bir uzay izleme merkezi açmıştır.

Taciksitan’ın içerisinde bir çok etnik grubu barındırması beraberinde birçok anlaşmazlıkları ve etnik grup çatışmalarını beraberinde getirmiştir.ülkenin hukuksal ve bireysel ifade özgürlüğünün gelişmemiş olması dolayısıyla çatışmaları bastırmakta şiddeti tercih etmiş buda ülkenin ekonomik ve siyasi istikrarsızlığı beraberinde taşımıştır. 1999’da Taliban’ın Afganistan’ın kuzeyini ele geçirmesiyle Tacikistan uyuşturucu kaçakçılığının geçiş güzergahı haline gelmesine neden olmuştur. Taliban oluşumunun beraberinde pan-islamik hareket olan Hizb-un Tahrir yapılanması da ülkede siyasi ve ekonomik istikrar yaşamasında neden olan en önemli tehdit unsurları olmuştur.

Taciksitan rusya’dan ayrıldıktan sonra beraberinde birçok sorunla karşı karşıya kalmıştır. Bu sorunların birçoğu halen günümüzde devam etmektedir. Ülkede yaşanan çatışmalar ve sosyal huzursuzluklar ülkenin sanayi atılımının yapamamasına neden olmuştur. Ülke nüfusunun yarısından fazlasının tarımla uğraşmasına rağmen verimli topraklara sahip olamamasından dolayı ürün çeşitliliğine sahip değildir. Ülkede üretilen en çok ürünlerin başında ise pamuk gelmektedir. Bütün bunların beraberinde ülkedeki işgücü başta Rusya olmak üzere farklı ülkelere dış göç vermektedir.Ülkedeki en son açıklanan veilere göre GSYİH 7.146 milyar dolardır.Kişi başına düşen gelir ise 990 dolardır.

SSCB’de sonra Türkmenistan

SSCB’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan ülkelerden biri de Türkmenistan’dır.

1990 yılında Saparmurat Niyazov’un cumhurbaşkanı olmasından sonra 1991 yılında bağımsızlığını ilan etti. SSCB’den ayrıldıktan sonra fakir bir ülkeydi.

Sovyet birliğinden ayrıldıktan sonra gerçekleştirmeye çalıştıkları sanayi reformunu kısmen de olsa başarıyla uygulamıştırlar. Sanayi reformundan belli bir süre sonra ülke içerisinde yaşanan sosyal olaylar ülkenin atılımlar yapılmasını engellemiş ve sonucunda ülke yoksulluktan ve geri kalmışlıktan kurtulamamıştır. Daha sonrasında yapılmak ve uygulanmak istenen bir çok atılım olmuşsa da 1960 yıllarında Rusya’nın baskısıyla tarım üretimine özellikle de pamuk üretimine yoğunlaşmıştır. Bu yoğunlaşma ile birlikte oluşan sektörel dağılımdaki dengesizlik fiyatların ülke içerisinde artmasında ve çeşitli mal gruplarında halkın talebini karşılayamacak duruma gelmiştir.

Türkmenistan bulunduğu coğrafi konum itibari ile sahip olduğu yer altı kaynakları bakımından oldukça zengin bir ülke olmasına rağmen, SSCB döneminde uygulanan yanlış politikalar sonucunda ülke söz konusu zenginliklerini kullanamamış ve Sovyetler Birliğine pamuk ihtiyacı ağlayan ülke konumuna getirilmiştir. Durum böyle olunda da fakirlik ,söz konusunu ülkenin kaderi olmuştur. Mevcut potansiyel yer altı kaynaklarını çıkaracak beşeri ve ekonomik sermayesi bulunmayan Türkmenistan bu görevi Rusya’ya bırakmıştır.

Sovyetler birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan eden ülkelerin yaşadığı en büyük sorun enflasyondur. Ülkeler bağımsızlığını ilan ettikten sonra serbest piyasa ekonomisine geçiş süreci çok sancılı olmuş ve bu zor süreçte enflasyon oranları istisnasız bağımsızlığını ilan eden 15 ülkede de aşırı derecede yükselmiştir. Tükmenistan bağımsızlık öncesi dönemde enflasyon oranları tek haneli iken bağımsızlığını kazandıktan sonra özellikle 1991 yılından itibaren hızla yükselmiş hatta ülkede hiper enflasyon bile yaşanmıştır.

Türkmenistan’ın bağımsızlık öncesi dış ticareti GSMH’nin yüzde 35’ini oluşturmaktadır. Dış ticaretin de yaklaşık olarak yüzde 93’ünü SSCB ülkeleri ile gerçekleştirdiği bilinmektedir. Sovyetler dağıldıktan sonra diğer Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi Türkmenistan’da da GSMH’da büyük oranda düşüşler yaşanmıştır. 1997 yılında 1989 yılına göre yüzde 50 küçülmüştür.Ülkede GSYİH bağımsızlığını ilan ettikten sonra 1995 yılında 2.482 milyon dolarken,günümüz itibari ile baktığımızda en son açıklanan 2017 yılı verilere göre ülkedeki GSYİH 42.355 milyar dolardır.Ülkedeki kişi başına düşen gelir ise 6650 dolardır.

SSCB’den sonra Ukrayna

SSCB’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan devletlerden biri de Ukrayna’dır.Ukrayna SSCB’de yüzölçümü bakımından Rusya ve Kazakistan’dan sonra 3.’ncü en büyük ülkedir. Ukrayna bağımsızlığını 24 ağustos 1991 yılında ilan etti. En son açıklanan verilere göre ülke nüfusu 44.831.159 kişidir. Ukrayna SSCB’de ağır sanayi ve teknolojik yetersiz ekonomiyi dev r almıştır. Bu da ekonomide bir sıra ağır sonuçlara neden olmuştur. Ekonomi de geciken reformlar beraberinde işsizlik ve yoksulluğa neden olmuştur. Ukrayna sanayisi diğer sovyet ülkelerine göre ağır ilerlemiş ve yabancı yatırımcıları ülkeye çekmede sorunlar yaşamıştır. Ukrayna’ da hükümet ekonomi alanın da bir sıra reformlar yapmıştır. Ülke de verimli toprakların olması ülkeni tarıma alanına yönelmesine sebebp olmuştur. Ülkedeki toprakların %55’i ekilebilir tarım arazisidir. Ukrayna’da tarım ekonominin en önemli sektörlrinden biridir.Ülkede son zamanlar Rusya’yla yaşanan Kırım krizi beraberinde ekonomide bazı sorunların yaşanmasına neden olmuştur. Ülkedeki GSYİH bağımsızlığını ilan ettikten sonra 77.465 milyar dolardı. Günümüz itibari ile ülkedeki GSYİH 112.154 milyar dolardır.Ülkedeki kişi başına düşen milli gelir ise 2.390 dolardır.

Sonuç

1917 Ekim devriminden sonra Bolşevik ihtilali sonucu kurulmuş olan Sovyet sosyalist birliği kısa süre zarfında dünyada bir güç konumuna gelmiştir. Hatta öyle ki soğuk savaş döneminde ABD’ye üstünlük sağlamış devamında dünyanın odak noktası haline gelmiştir. Bu büyüme 1953 yılına yani Stalin’ nin ölümüne kadar devam etmişir. Ancak daha sonra yaşanan siyasi mücadeleler ülkenin genelinde bazı sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. 1953 senesinde hayatını kaybeden Stalin’den sonra 4 yıl süren iktidar mücadelesi sonucunda Nikita Kruşçev’in başa geçmesi ve bu dönemde uygulanan politikaların Doğu-Batı ilişkilerini kopma noktasına getirmiştir. Kruşev’den sonra iktidara gelen Gorbaçov un döneminde de yaşanan karışıklıklar ve belirsizlikler artış göstermiştir. Öyle ki Sovyet çatısı altındaki milletlerde yaşanan milliyetçilik akımı sonucunda oluşan bağımsızlık hareketleri 1991 senesinin sonunda SSCB’yi resmen yıkan etkenler olmuştur. Birliğe bağlı olan ülkeler sırasıyla bağımsızlıklarını ilan etmiştir.

Bağımsızlığını ilan eden milletler bağımsızlığını kazanadıktan sonra ülke içerisinde belirginlik gösteren soysal ve ekonomik sorunlarla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bir millet bağımsızlığını ilan ettikten sonraki kuruluş aşamalarında söz konusu milletin sahip olduğu alışkanlıklarından vazgeçilmesi çok kolay olmamaktadır. Öyle ki SSCB’den ayrıldıktan sonra bağımsızlığını ilan eden ülkelerde yönetim şekillerini oluştururken kominizim rejimlerini benimsetme girişimleri yaşanmıştır. Hal böyle olunca da ülkeler kendi içerisinde birçok sosyal siyasi ve beraberinde ekonomik krizler yaşamasına neden olmuştur.

Bağımsızlığını ilan eden istisnasız bütün milletler ekonomik kriz yaşamıştır. Ülkeler en çok işsizlik ve enflasyonla mücadele etmek zorunda kalmıştır. SSCB’de iken söz konusu bu milletlerin enflasyon rakamları tek hanede iken bağımsızlıktan sonra enflasyon rakamları çift hanelere ulaşmıştır. Bağımsızlık ilan eden ülkeler kendi içlerinde sanayi programlarını uygulamaya yönelik planlar hazırlasa da hiçbiri bu konuda başarıya ulaşamamıştır çünkü Rusya’nın bu ülkeler üzerindeki ekonomik baskısı devam etmiştir. Söz konusu bu ülkeler sanayi devrimini gerçekleştirememiş ve tarım’a yönelmişlerdir. Halkın yarısından fazlası tarım sektöründe çalışarak geçimini sürdürmüştür. Yine belirtmek gerekir ki bu ülkelerdeki genç nüfus çalışmak üzere Rusya ya göç etmiştir.

Bir ülke bağımsızlığını ilan ettikten sonra birçok ülke başta ekonomik olmak üzere çeşitli sorunlarla karşılaşmıştır. Bu sorunları inceleme açısından en büyük örneği SSCB den sonra bağımsızlığını ilan eden ülkeler oluşturmaktadır. Söz konusu bu ülkelerin istisnasız hepsi bu sorunları tecrübe etmek zorunda kalmış ve günümüzde de tevcrübe etmeye devam etmektedir.

Kaynakça:

• https://eb.ticaret.gov.tr

• https://data.worldbank.org

• https://gezimanya.com

• http://dergipark.gov.tr