Kayıt Dışı Ekonomi

Kayıt Dışı Ekonominin Nedenleri ve Mücadele Önerileri

Kayıt Dışı Ekonomi İle Mücadele Yöntemleri

Kayıt Dışı Ekonomi

Günümüzde gerek gelişmiş gerek az gelişmiş ülkelerin gündeminde ortak konu kayıt dışı ekonomidir. Kayıt dışı ekonomi, resmi istatistiklerce tespit edilip, gayri safi milli hasıla (GSMH) rakamlarında hesaplanmış ekonomik faaliyetlerin dışındaki tüm ekonomik faaliyetleri kapsamaktadır. Resmi ekonomide kamu sektörünün tüm faaliyetleri kayıtlı olduğundan, kayıt dışı ekonomi denildiğinde akla özel sektör faaliyetleri gelmelidir. Kayıt dışı ekonomi özel sektör için geçerli olup, belli bir çıkar karşılığında mal ya da hizmet sunularak, geleneksel ölçüm teknikleri ile ölçülemeyen ve resmi kayıtlarda görünmeyip GSMH rakamlarına yansımayan tüm ekonomik faaliyetleri kapsar.
Kayıt dışı ekonomi, nizamsızdır. Faaliyetlerini hükümetten gizlemek suretiyle kayıt dışı ekonomideki iştirakçiler, işveren ve işçi arasındaki ve hatta emtia satıcısıyla alıcısı arasındaki alışverişi düzenlemek üzere ortaya atılan yığınla kanuna boyun eğmekten kurtulma imkanına sahip olabilirler.
Kayıt dışı ekonomik işlemler, vergilendirilmemişlerdir. İşçi ücretlerinden gelir vergisi stopajı yapılmaz, sosyal sigorta primleri tahakkuk ettirilmez ve ödenmez. Bu durumun özel sektördeki her iki grubun da gelirin artırmaya çalışmasıyla ortaya çıktığını belirtmek şimdilik yeterli olacaktır. İşverenler maaş ve istihdam vergilerinden kaçınmak ve işçilik masraflarını azaltmak suretiyle kazanç sağlarlar.

Kayıt dışı ekonomik işlemler, ölçülemezler. Bu faaliyetler, hükümete bildirilmediği için ekonomiyle ilgili resmi istatistiklere direkt olarak yansımaz. Vergideki düşüş nedeniyle, Devlet üretim faaliyetlerinin doğru olarak hesaplamakta yetersiz kalır.Kayıt dışı ekonomik faaliyetleri aşağıda yer alan tablodaki şekilde sınıflandırmak mümkündür.

Kayıt Dışı Ekonomik Faaliyetlerin Sınıflandırması

Faaliyet Türleri

  • Parasal İşlemler
    Parasal Olmayan İşlemler

Suç Unsuru Bulunan Faaliyetler*

  • Çalınmış Eşya Ticareti, Uyuşturucu Üretimi ve Ticareti,Fahişelik,Kumar,Kaçakçılık vb.
  • Uyuşturucu, çalıntı eşya ve kaçakcılık ürünlerinin takası, bireysel ihtiyaç için hırsızlık, kendi kullanımı için uyuşturucu üretimi vb.

Suç Unsuru Bulunmayan Faaliyetler*

  • Vergi Kaçırma
  • Vergiden Sakınma
  • Vergi Kaçırma
  • Vergiden Sakınma

Yasal mal ve hizmeti üretimi çerçevesinde kendi çalışmasından elde ettiği ücret, maaş vb. gelirleri göstermeme.
Çalışanları az ve ödemeleri düşük gösterme
Yasal mal ve hizmet mübadeleleri
İşlerini kendisi veya komşunun yardımıyla yapma

*Kayıt altına alınmamış olmak dışında.
Kaynak: F.Schneider-D.H. Enste(2000),Shadow Economies: Size causes and Consequances,Journal of Economic Literature,38,1, s.79.

Kayıt Dışı Ekonominin Tahmin Edilmesi

Kayıt dışı ekonominin doğru olarak tahmini, başta GSMH olmak üzere, istihdam ve ekonomik büyüme gibi makroekonomik değişkenlerin doğru olarak belirlenebilmesi mümkün kılacaktır. Makro göstergelerin doğru tespiti, ekonomik ve sosyal politikaların belirlenmesi ve uygulanması bakımından önemlidir. Ayrıca kayıt dışı ekonomi nedeniyle uğranılan vergi kayıp ve kaçaklarını da tespit etmek mümkündür. Kayıt dışı ekonominin ölçülmesinde kullanılan yöntemler, doğrudan ve dolaylı yöntemlerdir.

Doğrudan yaklaşım, gönüllü cevaplar ve vergi denetimi bilgilerini derlemeye yönelik araştırmalara dayalı olduğundan mikro yaklaşım olarak da adlandırılmaktadır. Kayıt dışı faaliyetler kanun dışı olduklarından cevapların kayıt dışı ekonominin gerçek boyutlarını yansıtmaması olasılığı yüksektir. Bu nedenle yaklaşımın başarısı güvenilir cevaplar verilmesine bağlıdır. Mikro bazda yapılan bu tip ölçümlerde, rastgele seçimler sonucu yapılan tespitlerden genellemelere gidilir. Belli bir zaman kesitinden gizli ekonomik faaliyetlerin hacminin belirlendiği bu yöntemde anketler önemli bir rol oynar. Kayıt dışı ekonominin doğrudan ölçülebilmesi için gelir elde edenler arasında araştırma yapılabilir. İstatistik kuruluşları, vergi idaresi, bankalar ve özel araştırma ve anket kuruluşları bu yöntemi kullanırlar. Gelir elde edenlere, ne kadar gelir elde ettikleri ve bu gelirin ne kadarını kayıtlarına yansıttıkları sorularak yapılır. Anket ya da inceleme sonucunda elde edilen sonuçlar kendi aralarında belli kategorilere ayrılarak, kayıt dışı ekonominin tamamına ulaşılmaya çalışılır. Bu yöntemin çok sağlıklı sonuçlar verebilmesi mümkün görülmemektedir. Eğer, araştırmayı yapan kamu otoritesi ise, gelir elde edenlerin doğru yanıtlar vermesi beklenmemelidir. Bankaların araştırma yapması durumunda ise tam tersi sonuç elde edilebilir. Çünkü banka nezdinde kredibilitesini arttırmak isteyenler, gelirlerini olduğundan daha yüksek gösterebilirler.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Amerika-Çin Ticaret Savaşı Gelişen Ülkeleri Nasıl Etkiler?

Makro ya da gösterge yaklaşımları olarak da adlandırılan dolaylı yaklaşımlarda bazı makroekonomik göstergelerin zaman içinde değişen değerleri dikkate alınmaktadır. Dolaylı yaklaşımlar bağlamında GSYH yaklaşım, istihdam yaklaşımı, vergi denetimi yaklaşımı ve parasal yaklaşım gibi değişik yöntemler kullanılmaktadır. Bunlar arasında en yaygın kullanıma sahip olan parasal yaklaşımdır. Parasalcı yaklaşım, kendi içerisinde üçe ayrılmaktadır; sabit oran (emisyon hacmi) yaklaşımı, işlem hacmi yaklaşımı ve ekonometrik yaklaşımıdır. Parasalcı yaklaşımda, çek ve nakit para kullanımı kayıt dışı ekonomi hakkında ilgililere bilgi verebilir. Parasalcı yaklaşıma göre kayıt dışı ekonomide yapılan ödemelerin büyük çoğunluğu, bu konudaki denetimlere imkan vermemek bakımından nakit para ile yapılmaktadır. Kayıt dışı ekonominin boyutlarını ölçmek için para piyasasındaki hareketler de izlenmektedir. Bu yaklaşımda dolaşımdaki paranın mevduata oranının zaman içinde artması, paraya olan talebin arttığını ve dolayısıyla kayıt dışı ekonominin genişlediğini göstermektedir. Gayri safi yurt içi hasıla yaklaşımı milli hesaplarda yer verilen milli gelir ile tüketim istatistikleri arasındaki farka dayanmaktadır. Bilindiği gibi GSYH üretim, harcama veya gelir açısından ölçülmektedir ve milli muhasebe sisteminde her üç hesaplama da aynı toplam değeri vermelidir. Kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin mevcut olması halinde gelir ve üretime göre hesaplanan GSYH düşük, harcamalara göre hesaplanan GSYH ise daha yüksek çıkacaktır. Bu nedenle, gelir ve üretim ölçüsü ile harcama ölçüsü arasındaki fark kayıt dışı ekonominin boyutunun bir ölçüsü olarak kullanılabilir. Fakat milli muhasebe istatistiklerindeki ölçme hatalarından dolayı söz konusu fark sadece kayıt dışı ekonomiyi yansıtmayacaktır. Bundan dolayı, bu tahminler güvenilirlik açısından sorunludur ve kayıt dışılığının büyüklüğü hakkında ancak kabaca bir şekil verebilir. İstihdam yaklaşımı nüfusun, sivil işgücü arzının ve istihdamın zaman içindeki gelişimine bakılarak kayıt dışı ekonominin varlığı ve büyüklüğü konusunda tahminde bulunulmaya çalışılmaktadır. Sivil işgücü arzının toplam nüfusa oranı ile istihdamın toplam nüfus içindeki payında, zaman içinde benzer gelişmenin olması beklenmektedir. Eğer bu gelişim olmuyor ve zamanla istihdamın toplam nüfusa oranı, işgücü arzının toplam nüfusa oranının altında kalıyorsa, kayıt dışı istihdamın varlığından söz edilebilir. Vergi incelemeleri yoluyla ölçme yaklaşımı vergi inceleme yetkisi olan görevlilerin yaptıkları incelemelerde tespit ettikleri matrah farkları ve kayıt dışı istihdam rakamlarından yola çıkılarak kayıt dışı ekonominin boyutlarının tespitine gidilir. Vergi Usul kanunun 127 ile 157’nci maddeleri arasında sayılan yoklama, inceleme, arama ve bilgi toplama müesseseleri ile amaçlanan, mükelleflerin beyanları ile fiili durumları arasındaki farkın asgariye indirilmesidir.

Kayıt Dışı Ekonominin Makro Ekonomik Göstergelere Etkisi

• Kayıt dışı ekonomik faaliyetler ekonomik göstergeleri çarpıtır ve ekonomik durumun yanlış değerlendirilmesine neden olur.
• Devlet bütçesi olumsuz etkilenir, yeterince vergi toplanamaz. Bu da başta kamu harcamaları olmak üzere sosyal devlet anlayışını zedeler.
• Sosyal sigorta primleri ödenmediğinden, sosyal sigorta kurumları üzerinde olumsuz baskının oluşmasına neden olur.
• Rekabeti olumsuz etkiler ve resmi sektörde faaliyetler gösterenler ‘‘cezalandırılmış’’ olur.
• Vergi kaçakçılığı yaygın olduğundan, resmi sektörde faaliyet gösterenlerin yükü artacak ve gelir dağılımı olumsuz etkilenecektir.

Kayıt dışı ekonominin yüksek olduğu ülkelerde bireyler ve kurumlar vergiden kaçındıkları için gelir üzerinden alınan vergilerden sağlanan hasılat beklenen düzeyin altında gerçekleşmektedir. Bu durumda hükümetler oluşan açığı kapatmak için harcamalar üzerinden alınan vergi oranlarını arttırma yolunu seçmektedir. Böylece toplam hasılat içinde dolaylı vergilerin payı artış göstermektedir. Gelir vergisinin başarılı bir şekilde gerçekleştirilememesi de toplum içinde dolaylı vergilerin daha yüksek bir oranda görülmesine sebep olmaktadır.

Kayıt Dışı Ekonominin Nedenleri

Kayıt dışı ekonominin önemli ve sıkça görülen nedenlerini şu şekilde özetleyebiliriz;

• Maliyetleri düşürmek arzusu,
• Vergi sisteminin karmaşık oluşu, adil olmaması, vergi oranlarının yüksek olması,vergi idarelerinin etkin çalışmaması,
• Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hayat standartlarının çok düşük olması ve gelir dağılımının bozuk olması nedeniyle insanların ikinci bir işe ihtiyaç duymaları,
• Sendikaların yüksek ücret talep etmeleri,
• Çocuk işçi çalıştırılması,
• Özellikle merkezi denetimin bulunduğu alanlarda arz ve talebin dengede olmaması.
• Hane içerisinde iktisadi faaliyetler göstermenin yaygın olduğu ekonomilerde yoğun olan küçük işletmelerin denetlenmesinin güç oluşu,

Esasında kayıt dışı ekonomi oldukça kapsamlı bir yapıya sahiptir. Bu çalışmada ise konuya ağırlık olarak vergisel boyutu ile yaklaşılmış, dikkatler daha çok bu noktada toplanmak istenmiştir.
Bu bağlamda kayıt dışı ekonominin nedenleri arasında önemli görünenler şunlardır:

Bu makale ilginizi çekebilir:   Faiz Artarsa veya Azalırsa Ekonomi Nasıl Etkilenir? |2023

• Mali ve ekonomik nedenler (enflasyon, gelir dağılımı, vergi adaleti)
• Hukuki nedenler (yasaların basit ve açık olmaması, sık değişikliğe uğraması, vergi oranlarının yüksekliği, istisna ve muafiyetler, üniter yapıdaki bozulma, defter tutma hadleri)
• İdari nedenler (vergi idaresinin organik yapısı, teknik yapı, personel yapısı ve denetim mekanizması)
• Sosyal nedenler (vergi ahlakı, mükellef psikolojisi ve tarihsel nedenler)
• Siyasal nedenler
• Baskı gruplarından kaynaklanan nedenler

Kayıt dışı Ekonominin Sonuçları

Kayıt dışı ekonominin çeşitli sonuçları bulunmaktadır. Söz konusu sonuçlardan bazıları aşağıda yer aldığı şekildedir:

• Kayıt dışı ekonomi, gelişmiş ülkelerde vergi ve diğer kamu müdahaleleri ile ileri sürülmekte, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde ise düşük verimlilik ve işsizlik gibi yapısal nedenlerle ön plana çıkmaktadır.
• Kayıt dışı ekonomi gelişmekte olan ekonomilerde kronik ve yapısal bir karakter göstermektedir
• Vergi ve kayıt dışı ekonomi birbirini besler ve güçlendirir. Dolayısıyla kayıt dışı ekonominin genişlemesi, vergilerin ağırlaşmasına yol açar.
Kayıt dışı alanının küçültülmesi toplam vergi tabanını büyütmektedir.
• Kayıt dışı alanının genişlemesi ekonomide genel verimliliği düşürmektedir.
• Kayıt dışı şirketlerin yol açtığı haksız rekabet, iş ortamının sağlıklı bir şekilde gelişmesi önünde önemli bir engeldir.
• Türkiye’de gelirlerin ve maaşların olduğundan düşük beyan edilmesi ve çalışanların sosyal güvenlik sistemine kaydedilmemesi en yaygın kayıt dışıcılık şekilleridir.
• Ankete katılan şirketlerin kayıt dışı rekabet ile karşı karşıya olanların oranı önemli ölçüde artmıştır.

Kayıt Dışı Ekonomi İle Mücadele

1) Kayıt Dışı Ekonomi İle Mücadele Ve Vergi Politikası

Kayıt dışı ekonomi ile mücadele, sorumlu kuruluş olarak Gelir İdaresi Başkanlığı’nın belirlenmiş olması, vergi politikalarının kayıt dışı ekonomi ile mücadeledeki önemli ve etkisini ortaya koyması açısından önem taşımaktadır. Dolayısıyla kayıt dışı ekonomi ile mücadelede vergi politikası vazgeçilmez önem ve büyüklüktedir. Diğer kamu kuruluşlara da kayıt dışı ekonomi ile mücadelede önemli görevler düşmektedir. Nitekim ‘‘Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı 2008-2010’’ belgesinde Gelir İdaresi Başkanlığı dışındaki kamu kuruluşlarının da eylem ve işlevlerinin büyük bir bölümünde de Gelir İdaresi Başkanlığı koordinatör kuruluş olarak yer almaktadır.

‘‘Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı 2008-2010’’ belgesinin sonuç bölümünde kayıt dışı ekonomiyle mücadelede; kayıt dışı ekonomiyi daraltmak için kısa vadeli tedbirler yerine orta ve uzun vadeli yapısal değişikliklere ihtiyaç olduğu belirtilerek, kayıt dışı ekonomi ile mücadelede

-Devlet politikası olarak benimsenmesi,
-Sürekli bir çalışma grubunun oluşturulması,
-Stratejik eylem planının hazırlanması,
-Kararlı ve sürekli olması,
-Kurumlar arası işbirliği ve eşgüdüm sağlanması,
-Etkin bir izleme ve değerlendirme sisteminin oluşturulması,
-Kayıt içi faaliyetlerin özendirilmesi,
-Denetim kapasitesinin güçlendirilmesi ve yaptırımların caydırıcılığının arttırılması,
-Toplumsal mutabakat sağlanması ve güçlendirilmesi hususlarının gerekmekte olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Kayıt Dışı Ekonomi Ve İstihdam Politikası

Kayıt dışı istihdam; ilk defa 1970 yılında Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) düzenlendiği Dünya İstihdam Programı (World Employment Program) kapsamındaki Kenya Raporu’nda ‘‘enformal sektör’’ olarak ifade edilmiştir. KO enformel (resmi olmayan) sektör; ‘‘süreklilik unsuru taşımadan bir kişinin veya birkaç kişinin oluşturdukları, başlıca amaçları kişilere istihdam ve gelir sağlamak olan, mal ve hizmet üretiminde bulunan, örgütsel kimliği gelişmemiş küçük ölçekli birimler’’ olarak tanımlanmıştır.

Kayıt dışı ekonomi ile kayıt dışı istihdamı, birbirine bağlı ya da birbirinden bağımsız şekilde açıklamak yerine kayıt dışı ekonominin, kayıt dışı ekonominin, kayıt dışı istihdamı kapsamı olan bir kavram olduğunu belirtmek daha yerinde olacaktır. Kayıt dışı istihdam kayıt dışı ekonominin unsurlarından bir tanesidir. Kayıt dışı istihdam, özellikleri, sebepleri ve sonuçları ile kayıt dışı ekonomiden ayırt edilmemesi ve birlikte incelenmesi gereken, çözüm yollarının aynı amaçla ve aynı hedefe yönelik araştırılması gereken bir olgudur.

Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele (KADİM) Projesi: Türkiye’de kayıt dışı istihdama ve yabancı kaçak işçi istihdamına neden olan faktörlerin ortadan kaldırılarak kayıtlı istihdama geçişe katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Projede denetimin etkin, caydırıcı olarak uygulanması, bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri, mevzuat değişikliklerinin yapılması ve bürokratik engellerin kaldırılması başlıkları altında dört adet faaliyet sürdürülecektir. Bu faaliyetler ile kayıt dışı çalışanların kayıt altına alınması ve yabancı kaçak işçiliğinin en az seviyeye indirilmesi hedeflenmektedir.

Kayıt Dışı Ekonomi İle Mücadele Önerileri

Kayıt dışıyla mücadele konusu toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren çok önemli bir konudur. Kayıt dışıyla mücadele sonucu başarılı sonuçlar alınmasının ekonomik dengeleri ne denli olumlu etkileyeceği hususu açıktır. Daha iyi eğitim, daha kaliteli bir sağlık hizmeti, insan yaşamını rahatlatacak her türlü teknolojik yatırım bir anlamda kayıt dışıyla yapacağımız mücadele elde edeceğimiz başarılı sonuçlara bağlıdır.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Gümüş Spekülasyonu: Hunt Biraderler Olayı |2023

-Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı’nın ilgili kurumlarca takibi

Dokuzuncu Kalkınma Planı, Hükümet Programı ve AB Müktesebatına Uyum Programı kapsamında yer alan politika öncelikleri, amaç ve hedeflere ulaşmak için yürütülmesi gereken yasal, idari ve diğer somut eylemleri ortaya koyan ve 05.02.2009 tarihli 27132 sayılı Resmi Gazetede Başbakan imzasıyla yürürlüğe konulan Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı konusunda bugüne kadar gereken çalışmaların yapıldığını söylemek oldukça zordur. Öncelikle 2008-2010 Eylem Planında yer almakla birlikte bugüne kadar tamamlanamayan eylemlerin en kısa sürede tamamlanması ve 21.12.2011 tarih ve çalışmalarının ilgili birimlerce titizlikle takibi sağlanmalıdır.

-Teknolojik altyapı çalışmalarının hızlandırılması

Kayıt dışı ekonomi ile mücadele başarı büyük ölçüde para ve mal hareketinin kontrol altına alınması ile gerçekleşecektir. Gerçek ve tüzel kişilere ait tüm malvarlığını ifade eden iktisadi kıymetlere (Bankalardaki para hareketleri, tapudaki gayrimenkul bilgiler, trafikteki taşıt bilgileri vs.) SGK, GİB, vb. kuruluşların tek tuşla ulaşabileceği bir altyapıyı hazırlamak sorunu büyük ölçüde ortadan kaldıracaktır.

-Harcama ve tasarruflara dayalı vergileme uygulaması

Vergilemede kaynak teorisinden net artış teorisine geçişin kaçınılmaz olduğu vurgulanarak bu hedefe gerekli çalışmalara hız verilmesi, bu kapsamda toplumsal ve ekonomik tedbirlerin uygulamaya zamanla konulması akabinde bir mali milat belirlenerek mükelleflerin kayıtlarından hareketle vergilenmesinden öte, onların harcama ve tasarruflarına dayalı bir vergileme uygulamasına geçilmelidir.

-Vergi denetimi ile ilgili yaşanan sorunlar giderilmelidir

Kayıt dışılığın önlenmesinde en önemli konulardan biri de denetim konusudur. Bu konuda denetim elemanlarının sayısal yetersizliği yanında özlük hakları, denetim birimleri arasında koordinasyonunun yeterince sağlanamaması nedeniyle gerekli planlamanın yapılmaması, mükerrer incelemeler vb. sorunlar yaşanmaktadır.

-Kayıt dışı konusunda yeterli bilincin oluşturulması

Bu konuda yapılacak önemli çalışmalardan biri de Gelir İdaresi Başkanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sivil toplum kuruluşları ( Ticaret Sanayi Odaları, Esnaf Odaları, YMM ve SMMM Odaları vb. meslek odaları) nezdinde sürekli ve düzenli yapacakları bilgilendirici ve yol gösterici çalışmalardır. Bu kesimlerin kayıt dışılık konusunda bilgilendirilmeleri sağlanırken, kayıt dışıyla mücadele çalışmalarına aktif katılmaları sağlanmalıdır.

-Vergi yasalarının revizyonu ve mevzuatın gözden geçirilmesi

Kayıt dışı işlemlerin kayda alınabilmesi amacıyla; vergi tabanının genişletilmesi, sistemin basit ve açık hale getirilmesi, adil ve çağdaş bir sistemin oluşturulması amacına yönelik yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır.

-Vergi ve prim oranlarının değerlendirilmesi

Belge düzeninin yerleşmesinde önemli bir rol oynayan katma değer vergisi, oranının indirilmesinde fayda bulunmaktadır. Bu durum ilk bakışta katma değer vergisi hasılatında bir düşme olacağı endişe taşınmasına neden olsa da emtia hareketinin tamamına yakın bir kısmının belgeli olmasını sağlayacağından hem katma değer vergisi, hem de gelir ve kurumlar vergisi hasılatını arttıracaktır. Bunun en önemli faydalarından biri de sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanımını azaltmak olacaktır.

-Kurumlar arası iletişim ve işbirliği

Bu amacın gerçekleşmesine yönelik, koordinatör bir kurum belirlenmeli (Gelir İdaresi Başkanlığı olabilir). Kamu kurum ve kuruluşlarının gerek dönemsel, gerekse bir defaya mahsus almış oldukları bilgiler ve tüm veriler tek merkezde toplanarak belli bir program çerçevesinde kayıt dışıyla mücadelede kullanılmalıdır.

-Çalışanların özlük hakları ile ilgili sorunlar

Gerek Gelir İdaresi Başkanlığı gerekse Sosyal Güvenlik Kurumunda çalışan denetim elemanlarının özlük hakları sorununu çok uzun süredir dile getirilmesine rağmen bir türlü ele alınamamıştır.
Özellikle son yıllarda; Gelir İdaresi Başkanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu dışında bazı kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan denetim birimlerinin daha iyi özlük haklarına ve statüye sahip olması bu birimlerde görev yapan denetim elemanlarının iş tatminsizliği ve dışarıya açık olmaları sonucunu doğurmuştur. Bu da uzun vade de bu meslek gruplarının cazibesini önemli ölçüde ortadan kaldırılmasının yanında nitelik sorununu da beraberinde getirecektir.

Nihai Olarak..

Bu açıklamalar çerçevesinde kayıt dışıyla mücadele edecek gerek denetim elemanları, gerekse diğer çalışanların özlük hakları ile ilgili sorunların en kısa sürede ele alınması ve rasyonel esaslar çerçevesinde çözüme kavuşturulması zorunludur.

Kayıt dışı ekonominin önlenmesinden ziyade minimize edilmesinden bahsetmek mümkündür. Kayıt dışılık geçimlik ekonomiyi de kapsayan çok geniş bir kavramdır ve en gelişmiş ülkelerde bile belli oranda kayıt dışılık vardır. Bu yüzden tıpkı optimum devlet büyüklüğünden bahsedildiği gibi optimum kayıt dışı ekonomi büyüklüğünden de bahsedilebilir. Zaten ekonomik teorinin de bir gereği olarak kayıt dışılıkla mücadelenin marjinal maliyetinin (piyasa işleyişine müdahale, yönetim maliyetleri, vs.) sonucun sağladığı marjinal faydaya eşitlenmesi gerekir.

Özellikle ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde, ekonomik büyüme ve vergi yükünün adil dağılımının önündeki en büyük engel olarak görülen kayıt dışı faaliyetlerin azaltılması mücadelesi kolay bir iş olmayıp, aynı zamanda büyük riskler içermektedir. Kayıt dışı faaliyetlerin kaynaklarının, yürürlükteki düzenlemelerinin yetersiz uygulanması, kayıt içinde çalışmanın maliyetinin çok yüksek olması vb. şeklinde belirlenmesi yanında; siyasal güce sahip kamusal otoritenin de kararlı bir irade ile bu problemin çözümü için mücadele etmesi ve ilerde yaşanması olası bir sosyal çöküntüyü de önlemesi gerekmektedir.