Yastık Altı Birikimler

Türkiye’de Yastık Altı Birikimler: Dolar ve Altın

Türkiye’de Yastık Altı

Yastık altı, kavramı evde saklanan tasarruflarımız olarak tanımlanmaktadır. Genellikle hane halkının yaptığı bu tasarruf hiçbir finansal sistemde yer almaz ve üretken olmayarak saklanır. Üretken olmayarak saklanması ise ülkemize katkıda bulunmaması anlamına gelir. Bu yastık altı tasarruflarımız değerli eşyalarımız genellikle altın, farklı yabancı paralar ve nadiren Türk Lirası şeklinde saklanır. Evde sakladığımız ve yastık altı olarak adlandırdığımız bu birikimler 6-7 ton altın daha kolay bir deyimle piyasa değeri olarak 180-230 milyar $ olduğu düşülmektedir. Bunu ekonomik açıdan düşünüldüğünde ise işletmelerimiz ve devletimiz bir çok finansal sıkıntılar ile uğraşırken öncelikle kriz dönemin finansman sağlayamadığı için iflas tehlikesiyle karşılaşıyor. Ülkemiz açısından düşünüldüğünde bu kadar çok finansman kaynağı evlerde atıl para olarak adlandırabileceğimiz yastık altında tutulan birikimler ekonomik açıdan oldukça büyük bir kayıptır. Bu tasarruflar boyutu çok yüksek meblağlara ulaştığında, finansal kaynaklarda sorun yaşanmakta bu bağlı olarak devletin ve özel kesimin finansal ihtiyacı hiçbir şekilde karşılanamamaktadır. Hane halkımız bunu kendilerince daha güvenilir veya kolay olarak görse de ekonomik açıdan değerlendirmezler, finansal açıklara sebebiyet verdiklerini de bilmezler. Yastık altı ekonomisi tam anlamıyla hane halkı bireylerinin gerçeği kabul edilip bizim ülkemize özgü bir ekonomi sistemi olarak kabul edilir.

Türkiye’de Yastık Altı Ekonomisi

Yastık altı ekonomisi, en kısa tanımıyla atıl para olarak bilinmektedir. Buna istinaden bireylerinin gelirlerinin harcamalarından sonra ki arta kalan parayı finansal sistemin dışında genellikle verimsiz yöntemlerle saklamaları olarak ifade edilir.
Atalarımız halk dilinde buna ‘Kara gün akçesi’ olarak adlandırmışlardı. Yaşlılar ise farklı bir ifadeyle ‘Kefen Parası’ olarak adlandırdı. Zor zamanlarda ellerinin altında bir destek olarak biriktirmişler ama bu zamanla alışkanlık haline geldiği için büyük bir boyut kazanmıştır. Bu demek oluyor ki yastık altı tasarruf yapma alışkanlığı geçmişten bu günümüze kültürümüzün vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Yastık altı ‘ak akçe kara gün içindir’ ve ‘sakla samanı gelir’ zamanı gibi atasözlerimizle de desteklenmiştir. Atalarımızdan bu şekilde gelse de ekonomik sistemin sağlıklı bir yola girmesi ve bu şekilde devam etmesi açısından paranın sürekli dolaşım halinde olmasına başlıca ihtiyaç vardır.

Canlıların yaşam sürdürebilmesi için kana ihtiyacı olduğu gibi ekonomik sisteminde dolaşımda olan finansmana ihtiyacı vardır. Çünkü işletmeler açısından ve devlet açısından düşünüldüğünde yeterince uygun finansman sağlamayan şirketlerimiz yüksek oranda borçlandığı aşikardır. Zamanla borçları arttığından dolayı riske giriyorlar ve iflas eşiğine geliyor ve örnekleri ülkemizde oldukça çoktur. Bireysel tasarruflarımızın arttırılması ve bunun işletmelerin finansmanına aktarılması birebir sorunu çözmez ama sorunlarını hafifletebilir.
Ülkemiz açısından düşündüğümüzde gelişmekte olan bir ülke olarak gelişme hızını arttırmak için tasarruf açığını yok etmek zorundayız. Çünkü tasarruflar, kalkınmamız için çok önemli bir rol oynar. Tasarruflar ülke kalkınması açısından makro önem, finansal sorunların çözülmesi açısından mikro önem taşır. Hane halkının yastık altı oranları özellikle kriz zamanlarında artar. Kendi paralarını korumaya amaçlayan bireyler ülkeye destek olma açısını düşünmeden hareket etmeleri nedeniyle de zaten risk altında olan ülkeyi daha çok krize iterler.
Yastık altı ekonomisinin nedenleri;

  1. Yaşanılacak kötü günler için alınan önlem
  2. Finansal sisteme karşı güvensizlik
  3. Ekonomik krizler
  4. Yatırım materyallerinin yetersiz olması
  5. Yatırımların küçük olması
  6. Bankaların işlem maliyetleri
Bu makale ilginizi çekebilir:   Ahilik Düzeni vs. Kapitalist Ekonomik Düzen - I

TÜİK’in tasarruflarını değerlendirmesi konusunda yaptığı bir araştırmada tasarruf yöntemlerini 4 gruba ayırmış;

  1. Gayrimenkule yatırım yapanla (Sağlamcılar)
  2. Döviz ve altına yatırım yapanlar (Yastık altıcılar)
  3. Banka hesabı, fon, hisse senedi (Kayıt altında olanlar)
  4. Bir işe yatırım yapanlar (Girişimciler)

Dolarizasyon

Dolarizasyonun eş anlamlısı Para ikamesidir. Yabancı literatürün bir kısmı da aynı tanımla adlandırılır. Bir ülkede yaşayan vatandaşların yabancı para birimlerini kendi ulusal paraları yerine kullanması olarak tanımlanır. Dolarizasyon yerli para biriminin yerine dolara (USD) geçmesi olarak bilinmemek gerekir. Herhangi bir yerli paranın yerine yabancı bir paranın kullanılması demektir. Tanımı daha net anlamamız açısından dolarizasyonun türlerini açıklayabiliriz.
Joint Economic Committee Staff Report dolarizasyonu üçe ayırmıştır bunlar;

  1. Gayriresmi dolarizasyon: Çoğunlukla yurt dışında tutulan; hisse senetleri, yabancı mevduatlar, yastık altındaki yabancı banknotlar varsa gayriresmi dolarizasyonun içine girer.
  2. Yarı resmi dolarizasyon: Yabancı para yasal kabul görmekte ve günlük harcamaları da yerli paranın yanında ikinci planda bir rol oynamakta.
  3. Resmi dolarizasyon: Devlet, yabancı parayı yasal anlamda kabul eder ve kendi ödemelerinde kullanmaktadır.

Dolarizasyon literatüründe bilinen ve en başlarda gelen iktisatçılardan Calvo, dolarizasyonu iki türe ayırmıştır ;

  1. Tam Dolarizasyon: Ülkede kullanılan ulusal parayı tamamen terk edip, yabancı para cinsini remi para cinsi olarak kullanmak.
  2. Kısmi Dolarizasyon: Yüksek enflasyondan korunmak için ülke parası biriminden finansal varlıkları tercih etmez yabancı para biriminden finansal varlıkları tercih eder.

Dolarizasyonun Hesaplanması

Yurtiçi yerleşiklerin döviz
tevdiat hesapları
Dolarizasyon Oranı: —————————
Toplam mevduat

Dolarizasyonun Nedenleri

Tekrarlayan yük oranlarda enflasyon ve yerli paranın değer kaybetmesinden dolayı, halk yerli paraya olan güvenini yitirmiştir. Bu sebeple yabancı parayı değer saklama aracı olarak görmektedirler. Çünkü yerli paranın gelecekte ki satın alma gücüne güven yitiriliyor ve bunun sonucunda yerli paraya tam anlamıyla güven azalıyor, finansal işlemlerden kaynaklı dolara bağlanıyor. Enflasyon sürekli dalgalandığından dolayı para ile enflasyona endekslenmiş anlaşmalar yapmak yerine, yabancı para ile anlaşmalar yapmak daha kolay olarak düşünülüyor.

Dolarizasyon Süreci Yaşayan Ülkeler ve Türkiye

1990 – 2000 yılında dolarizasyon;
Yüksek – Ilımlı Gayriresmi dolarizasyon süreci yaşayan ülkeler

dolarizasyon yaşayan ülkeler
yarı dolarizasyon

Ayrı ayrı üç tabloyu da incelediğimizde, Türkiye’nin 1995’ten 2000 li yıllara kadar gayriresmi dolarizasyon sürecini yaşayan ülkelerin arasında yer aldığını görmekteyiz. 3. Tabloda ise , Türkiye’nin 46,1’lik oranla oldukça fazla bir gayri resmi dolarizasyon sürecinin içinde olduğunu görüyoruz. Yastık altı ekonomisinde tutulan yabancı tasarrufların da eklenmesi durumunda, Türkiye’de gayriresmi dolarizasyonun geleceği nokta çok büyük olduğu açık bir şekilde söylenebilir.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Konkordato Dosyası: Konkordato Nedir?

Altın Tasarrufu

Altın, antik çağlardan bu yana gösterişli bir şekilde görünmesiyle en eski kıymetli madenlerden birisidir. Altının dünyanın neresinde olursak olalım kolay bir şekilde nakde çevrilebilir olması yüzyıllardır kullanıma olanak sağlamıştır.Tarihsel süreçte de anlaşıldığı üzere altın her zaman önemli bir piyasa aracı olmaktadır. Önceleri bir değişim aracı olarak kullanılan altın zamanla yerini yatırım aracına bırakmıştır. Türk insanı olarak altını kullanımın yanı sıra çoğunlukla yatırım aracı olarak yoğun bir şekilde kullanmaktayız.
Altın talebi ülkemizde çok fazladır ve yastık altında biriktirdiğimiz altın stoku açısından dünya sıralamasında ilk sıralarda yer almaktayız. Ülkemizde atıl altınlar finansal sisteme hiçbir katkı sağlamamaktadır. Bireyler evde yabancı para tutma yerine altın birikimini daha fazla yaparlar, bu da hiçbir finansal sisteme ve devlete katkı sağlamadığı için ülkede bir çok sıkıntılarla karşılaşılıyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin başlıca sorunları kalkınmadır. Kalkınmayı dengeye almak için tasarruflarını en etkin bir biçimde kullanıyor olmaları yani yatırımlara dönüştürebilmeleri elbette mümkündür.
Yastık altındaki, altınların ekonomideki dengeleri bozduğu ve faizlerin yükselmesine neden olduğunu görmekteyiz. Araştırmalara bakıldığında yastık altındaki paralar Türk finansal sisteminin yeterli büyüklüğe ulaşmadığını görmekteyiz. Dünya Altın Konseyi Türkiye Ofisi’nden yapılan bir açıklama her şeye rağmen yatırımcıların altından vazgeçmediğinin görüşündedirler.

SONUÇ

Yastık altı birikimleri, ele aldığımız bir araştırma yapıldığında bu noktada asıl belirtilmek istenen noktalar mevcuttur. İstenen asıl nokta, yapılan bu birikimlerin ekonomik sisteme kazandırarak daha etkin hale gelmesi, makro açıdan ve mikro açıdan daha güzel değerlenebileceği düşüncesidir. Bireylerimizin daha doğru yatırım yapmaları amacıyla; altına, banka mevduatlarına ve yabancı para cinsleriyle ilgili tasarrufları hakkında bilgilendirilmelidir. Halkımızın tasarruf yapmalarında ve tasarrufların finansal sisteme değerlendirmesi konusunda eğitime ihtiyaç duyulduğunu araştırmalarımızdan görebiliyoruz. Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye’de ekonomik kalkınma çalışmalarında, daha başarılı olabilmek için tasarruf açığı sorununu ortadan kaldırmamız gerekiyor. Çünkü, tasarruflar kalkınma açısından bakıldığında ihtiyaç olan finansmanların en başında gelmektedir. Bireylerin tasarruflarını finansal sistemde kullanmaları için öncelikle teşvik edici uygulamalarda yapılması gerekmektedir. Finansal sisteme geçmenin altında büyük bir güvensizlik sorunu yatmaktadır. Bunun en temel nedeni elbette biniyor, uygulanan yanlış iktisadi politikalar sonucunda karşımıza çıkan ekonomik krizlerin, finansal krizlerin ve para krizlerinin ortaya çıkardığı sorunlardır. Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler karşımıza çıkan bu tarz ekonomik krizler dolarizasyon konusunda ilgi odağı olmuştur. Dolarizasyona yönelik literatürde öncelikle 90’lı yıllarda başlayıp daha sonraki yıllarda hızlı bir şekilde gelişme göstermiştir. Türkiye’de önemli bir oranda istikrarsızlıkların olduğunu biliyoruz. Yüksek oranda bir gayriresmi dolarizasyonun fazla oranlara çıkması, resmi olarak bakıldığında da sıkıntılar yaratabilir. Dezavantajları düşünüldüğünde böyle bir süreç gözükmemektedir.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Faiz Düşerse Ne Olur? Dolar, Borsa, Altın, Enflasyon |2023