Kredi Garanti Fonu

Kredi Garanti Fonu – KGF : Türkiye Ekonomisine Etkileri

Kredi Garanti Fonu

Bu makalemizde 2017 yılında yürürlüğe sokulan Kredi Garanti Fonu KGF konusu incelenmektedir. Kredi garanti fonu nedir ve kredi garanti fonu uygulamasının ülke ekonomisine etkileri tartışılmaktadır. Ayrıca ilgilenenler için kredi garanti fonuna nasıl başvurulduğu da bu makelede ayrıntılı olarak incelenmektedir

Ekonomik olayların, hareketlerin sık ve yoğun olarak yaşandığı günümüz dünyasında yıllar itibariyle baş gösteren gerek ulusal gerekse uluslararası ekonomik krizler, kredi kaynaklı arayışların çoğalmasına yol açmıştır. Aynı zamanda yaşanan bu süreçte kredi talebine olan ihtiyaca, kredi taleplerindeki artışa ve bankacılık sektörünü de teminata dayalı kredi verme sistemine itmiştir.KGF dan bahsetmeden önce, bu kuruluşun yapı taşları olan küçük ve orta büyüklükteki işletmeler olan (KOBİ)lerden bahsetmek gerekirse aslında gün içerisinde birçoğuyla haşır neşir oluyoruz ama onların KOBİ olduğunu fark etmiyoruz. KOBİ’ler ülke ekonomisini canlı tutan işletmelerdir.

Ve ülke ekonomisinin son derece önemli bir yerinde bulunan ve ciddi ağırlığa sahip olan işletmelerdir. Akademik bir ifade ile açıklamak gerekirse ekonominin barometresi olan KOBİ’lerin literatür tanımı;250 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 40 milyon Türk lirasını aşmayan işletmelerdir.

Dünya ve Türkiye’de ekonominin temel taşları olan küçük ve orta boy işletmelerin finansman kaynaklarına ulaşmalarında ki en büyük problem teminat yeterliliğinin olmaması ve bu nedenle işletme sermayesi veya da yatırım ihtiyacı için olan fona erişememeleridir. İşte tam da burada KGF başlığı adı altında kredi garanti sistemi kefaleti devreye girmektedir.

Kredi Garanti Fonu KGF nedir?

KGF, 14 Temmuz 1993 tarihinde kurulan, kuruluş organizasyonunu tamamlamış ve ilk kefaletini 1994 yılında vermiş ve faaliyetlerine başlamıştır. KGF, kurumsal bir kefalet kuruluşu olarak teminat yetersizliği sebebiyle çeşitli destek ve kredi imkânlarından yararlanamayan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) ve kobi dışı işletmelerin müteselsilen kefil olmak suretiyle kredi ve fonlamalara erişimlerini sağlayan ve bir devlet kuruluşu olmayan Türk ticaret kanununa göre kurulmuş bir anonim şirkettir. Ayrıca esnaf, sanatkâr, çiftçi, serbest meslek sahibi ve inşaat arsa alımı vs. hariç kooperatifler de KGF kredi sisteminden faydalanabilmektedir.

Devlet kuruluşu olmasa da devlet tarafından çokça desteklenen ve bu işleyişe destek sağlayan ortaklarıyla kredi veren bir kuruluştur. Ortakları arasında KOSGEB, TOBB, TESK, gibi ayrıca kamu ve özel bankalarda vardır. Misyon ve vizyon olarak başta gelecek vaat eden işletmeler olmak üzere tüm işletmelerin fona ve krediye erişimini kolaylaştırarak, Türkiye’nin büyüme ve kalkınmasına stratejik destek sağlamak.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Planlı Ekonomi Nedir |2023

Aynı zamanda ulusal ve uluslararası işbirlikleri ile tüm KOBİ’ler ve KOBİ dışı işletmelerinin kredi ve fonlamaya ulaşmasını sağlayarak mevcut işleyişin dinamizm kazanmasını sağlamaktadır. Bütün bu yapı itibariyle bu araç milli ve yerli bir araç olarak dünyada model olarak sunulacak bir yapı olarak, Türkiye için vazgeçilmez bir finansal destek kurumu olmuştur.

Kredi garanti Fonu Nasıl İşler?

Sistemin işleyişinden bahsedecek olursak kredi garanti sistemi, gelişmiş mali piyasalardan yararlanma sürecinde zorluklar yaşayan küçük ve orta boy işletmelerin bankalardan teminat yetersizliği sebebiyle kredi kullanamayan bu kuruluşlara kefalet hizmeti sunarak, krediye kolay bir şekilde ulaşma imkânı sağlayan kurumlar genellikle “Kredi Garanti Fonları” ya da “Kefalet Bankaları” adı ile tanınırlar. Aynı zamanda Kredi garanti Fonu bu işletmelere sadece kredi kolaylığı ve kefil hizmeti sağlamayıp bunun yanında bu işletmelere faaliyet gösterdikleri sektörlerde rekabet gücü kazandırıp ayrıca bankalar açısından da kredinin riskini minimize ederek, daha güvenilir şartlarda kredi kullandırılmasına ortam sağlamaktadır.

Teminat yetersizliği yaşayan işletmeler, kredi desteği sağlayan kuruluşlar ile uzun vadeli ve uygun maliyetli kredilerden yararlanıp ileriye dönük finansman ihtiyaçlarını karşılamakta ve bu sayede projelerini hayata geçirebilmekte işleyişlerini sürdürebilmektedir. Küçük ve orta boy işletmelerin krediye ulaşmasında yukarıda da bahsettiğimiz gibi bir devlet kuruluşu olmayan Kredi Garanti Fonu, en az kamusal müdahale ile en çok KOBİ‘ye ulaşma parolası adı altında işlemlerini sürdürerek, Kobi’lerin serbest ve rekabetçi piyasa sistemi içerisinde desteklenmesini sağlamaktadır.

Kredi Garanti Fonu’nun standart bir uygulaması olmayıp, bankalardan ayrı bir istihbarat süreci yürütmemekle birlikte; banka üzerinden gelen kefalet taleplerini karara bağlamaktadır. Örnek vermek gerekirse bankaların kredi vermek için, kredi verilecek işletme veya kurumun vergi borcunun olup olmadığı, iflas veya tasfiye sürecinde olup olmadığı ya da haklarında finans bünyesinde takibin bulunup bulunmadığı gibi süreçlerin izlenmesinde önemli bir rol almaktadır. Yani inceleme ve araştırma görevini yerine getirmektedir.

Kredi Garanti Fonunun Sisteminin Piyasadaki Rolü

Kredi Garanti Sisteminin piyasadaki rolüne bakacak olursak, düzenleyici gerekliliklerin yanı sıra piyasada banka ve işletmeler açısından da güven ortamı oluşturmaktadır. Öyle ki bu noktada Kredi Garanti Kuruluşları, kredi tutarının %80’lik kısmına kadar garanti sağlayarak, kredi verecek kurumların normal şartlarda altında kredi vermeyecekleri küçük ve orta büyüklükteki işletmelere kredi imkânı sağlamaktadır. Böylece KOBİ’ler ihtiyacı olan finansmana ve fonlamaya kavuşurken, kredi veren kuruluşlar açısından da garanti kuruluşlarının birçok faydası bulunmaktadır. Bunlardan kısaca bahsedecek olursak:
a)Risk Paylaşım Esası: Bankanın vereceği kredide tutarın %80’nine kadar garanti sağlanmış olur.

Bu makale ilginizi çekebilir:   Akbank Taksitli Nakit Avans Nasıl Çekilir? |2023

b)Risk Değerlemesi: Garanti kuruluşları kendi modelini benimsediği zaman, kefalet talebinde bulunan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin finansman analizini ve araştırma raporlarını bankalardan istese dahi, kendi analiz ve araştırma yöntemlerine başvurmaktadır. Bunun sonucunda kendi modelini benimseyip, daha iyi ve kontrollü risk değerlemesi yapabilmektedir.

c)Birinci Sınıf Teminat: Garanti Kuruluşları ve kredi veren kuruluşlar güven esasına dayalı bir politika izledikleri için, kredinin herhangi bir şekilde ödenmeme durumuna karşılık garanti kuruluşları ödenmeyen tutarları hemen ödeyerek teminat şartlarını yerine getirmektedir. Böylelikle bankalar için verdiği krediyi ödenmeme gibi riskleri minimize etmektedir.

KGF’ye Nasıl Başvurulur ve Nasıl Faydalanılır?

Başvuruda bulunmak isteyen ve kredi sahibi olmak isteyen işletmeler, bankaya KGF kefaletinden yararlanmak istediğini belirterek, banka tarafından hazırlanacak olan dosyanın KGF’ye gönderilmesi için belge muvaffakiyet verir. Bankanın talebi uygun bulması halinde kararının KGF’ye iletir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi kendi benimsediği araştırma ve analiz biçimini benimseyerek kefalet talebini inceleyip değerlendirdikten sonra karara bağlar.

Kararın olumlu olması halinde, bankaya krediyi geri ödeme talebinde bulunarak KOBİ‘ye kefil olur. Bu kararın ve sürecin işleyişinde KGF uygulamasında, bütün bankalar süreç boyunca KGF’ye ücretsiz aracılık etmekte ve bilgi vermektedir. Bu süreç yaklaşık 2 ila 3 hafta sürmektedir.

Kimler KGF’den Faydalanabilir?

T.C Bilim, Sanayi ve Teknoloji bakanlığının mevzuatı ile “Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı ve Sınıflandırması” hakkındaki yönetmeliğine göre KOBİ sayılan işletmeler KGF başvurabilir. Kredi Garanti Fonu desteklerinden KOBİ’ler ve KOBİ vasfına sahip esnaf ve sanatkârlar, çiftçiler, serbest meslek erbapları, kooperatifler, tarımsal ve hayvansal işletmeler dâhil her türlü iktisadi ve ticari faaliyet gösteren işletmeler, herhangi bir ayrım yapılmaksızın yararlanabilmektedir.

Kimler KGF’den Yararlanamaz?

*İflas ve tasfiye sürecinde olanlar
*Bankalar tarafından ihbarlı ve mimli olanlar
*Vergi ve SGK borcu olanlar bundan dolayı takibe alınanlar

Kredi Garanti Fonunun Ekonomiye Etkileri

Kredi Garanti Fonu, ilk kefalet vermeye başladığı 1994 yılından bu yana 25 yıllık süreçte 16.892.8 milyar TL tutarında, toplamda 39.321 adet kredi başvurusu değerlendirmiş ve bunlardan 25.21’ini kabul ederek 7.563 milyar TL tutarında krediye kefalet ederek ve onay vererek temin olduğu KOBİ‘lere Türkiye Bankacılık Sisteminden 7.023 milyar TL krediye güven ortamı oluşturarak işletmelerin krediye ulaşmalarına olanak sağlamıştır.

2018 yılı 12 aylık verileri baz alarak bünyesinde bulunan işletme sayısı, kefalet hacimleri ve kredi hacimleri toplamında şu rakamlara ulaşmış bulunmaktayız:

Bu makale ilginizi çekebilir:   Bedavacılık Sorunu (Free Rider) Problemi Nedir? |2023

*559.312 adet işletme sayısı

*285.400 milyon TL kefalet hacmi

*321.800 milyon TL kredi hacmi
İle ekonomik olarak ülke içi ekonomisinin can damarı olan KOBİ‘lerin ileriye dönük finansman kaynaklarının temelini oluşturmuştur.

Medya ve haberlerde çıkan haberlere ve KGF genel müdürlüğünün açıklamalarına göre, Kredi Garanti Sisteminin ülke ekonomisine olumlu etkilerinin olduğunu açıkça görmekteyiz. Bunun yanı sıra KGF müdürlüğü açıklamalarına göre Haziran 2018 itibariyle, Kredi garanti sistemi ile birlikte kullandırılan kredi miktarı 285 milyon TL’ye ulaşarak en geniş sınırlarına ulaştı. Bunun yanı sıra Kredi Garanti Fonu; TOBB, KOSGEB, TESK, TOSYÖV, MEKSA, EXİMBANK ve 27 kamu ve özel bankalardan oluşan ortaklarıyla beraber sağladığı 318.281.750 TL sermaye hacmiyle kefalet desteği sağlayarak, ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır.

Yukarıdaki tabloya bakacak olursak çeşitli farklı veriler ile 1994-2016 yılları arasında ulaşılan kredi hacmine bakacak olursak 2016 yılı itibariyle 10.29 ile en geniş sınırlarına ulaşılmıştır.

Sonuç

Globalleşen ve küreselleşen dünyada iktisadi hareketlerin ve ekonomik olayların sıkça değişip çalkalandığı evrede, Kredi Garanti Sisteminin KOBİ‘lerin rekabet güçlerini ve finansman ihtiyaçlarının karşılanabilmesi ve en iyi üretim seviyesine ulaştırılabilmesi için, ekonomik kalkınma açısından da büyük önem arz etmektedir.

Ülke ekonomisi içerisinde çok büyük bir öneme sahip olan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin, üretim, yatırım, tedarik, pazarlama ve teknolojiye ayak uydurma konusunda önemli eksikleri olmakla birlikte en önemlisi nitelikli personel ve yönetim eksikliği ve mevzuat eksikliği gibi önem arz eden sorunları bulunmaktadır. Çıkan bu sorunlar temelinde finansal yetersizlik veya ekonomik ortamın elverişsizliği sebebiyetiyle çıkmakta ve çözümlenememektedir.

KOBİ‘lerin faaliyet gösterdikleri piyasada rekabet gücünün ve verimliliğinin artırılabilmesi, etkin yönetimin sağlanabilmesi, teknolojik gelişmelere ayak uydurabilmesi söz konusu işletmelerin gelişebilmesi için stratejik öncelikler arasında yer almaktadır. Bunun için KOBİ‘lerin sorunları doğru tespit edilmeli, KOBİ‘lerin finansman, yönetim, bilgi ve teknoloji desteği sağlanmalıdır.

KOBİ‘lerin yenilikçi, küçük ve esnek yapıları, kurulma kolaylıkları gibi özellikleri ekonominin sürekliliği için vazgeçilmez unsurlardır. Toplam işletmelerin çok büyük çoğunluğunu oluşturmaları üretim ve istihdamdaki paylarının yanında, mülkiyetin tabana yayılması, bölgesel kalkınma ve gelir paylaşımı üzerindeki olumlu etkileri, toplumların girişimci orta sınıfını temsil etmeleri nedeniyle, sağlıklı bir ekonomik ve sosyal yapı için son derece önemli kurumlardır. Bu özellikleri nedeniyle, gün geçtikçe KOBİ‘lerin önemi artmakta sorunlarının çözümüne yönelik arayışlar sürdürülmektedir.

KOBİ destek ve teşvikleri tüm ülkelerin önemli politikalarından biri haline gelmektedir. Bu durumda yapılacak tek şey ülke içi ekonomisini canlı tutan KOBİ‘lerin verimliliğini ve bu pazar içindeki yerini ve önemini arttırmak.

Bir yorum

  1. Barış Küçük

    Kaleme aldığım bu yazımda KGF’dan kısaca bahsettim. Yeni yazılarda buluşmak üzere.